31 Mayıs 2021 Pazartesi

Karikatürist özgür değil!


Homur Mizah Grubu Çizeri Ressam Karikatürist Atilla Atala ile karikatür sanatının Türkiye’de geldiği nokta üzerine konuştuk. Karikatüre yıllarını veren usta kalem bu grubun içerisinde çizmeye devam ediyor. Aynı zamanda bir fotoğrafçı... Heykel ve İlistürasyon üzerine de çalışmalar gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz haftalarda 11.17 Sanat Galerisi’nde ‘Cazın Görsel Ritmi’ sergisini sanatseverlerin beğenisine sundu. Çok sayıda karma ve kişisel sergiye katıldı. Çalışmalarına yönelik kendisine sorduğum soruları içtenlikle yanıtladı. Türkiye’de karikatürün özgür olmadığını dile getiren Atala, “Karikatüristin tepesinde tepeden inme hukuksuz kanunlar Demokles’in kılıcı gibi duruyorsa az özgür, çok özgür diyerek özgürlük kavramından bahsedemeyiz” dedi.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

D.G.S.A. Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu İç Mimarlık/Endüstri Tasarımı Bölümü mezunuyum. Mezuniyetimden sonra ortağımla kurduğum ajansta iç mimarlık, çevre tasarımı, fuar standı tasarımı, grafik tasarım, reklam çalışmaları yaptım. Uzun zamandır uğraşım olan resim, karikatür ve bir gösterge, bir anlatım dili olarak kullandığım fotoğraf çalışmalarıma devam etmekteyim. Heykel, illüstrasyon çizimi çalışma konularım arasında. Çok sayıda resim, karikatür ve fotoğraf sergisine katıldım. Bir vakıf üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktayım.


Karikatüre olan ilginiz nereden gelmekte, çevrenizin şu anki bulunduğunuz başarılı konuma ulaşmanızdaki etkisi ne düzeydeydi?


Karikatüre, resme ilgim çocuk yaşlarımdan beri var. Karikatüre ilgim sanırım sorgulayıcı ve eleştirel bakış açımdan ve bu anlayışımı görsel dille aktarma isteğimden gelmekte. Başarılı konum diye düşüncenizi aktarmışınız; teşekkür ederim. Her alanda olduğu gibi kişi çevresiyle beslenir ve çevresinin olumlu etki ve desteğiyle gelişimini sürdürür bana da eş, dost ve yakın arkadaş çevremin de elbette katkısı büyüktür.

FİKİR AKTARAN İLETİŞİM SANATIDIR

Resim ve karikatür arasında nasıl bir ilişki var?

Öncelikle her ikisi görsel sanatlar içinde yer almaktadır. Karikatür resmin içinden çıkmış abartılı vurguları mizahi yolla hedeflemiş, fikir aktaran bir iletişim sanatıdır diyebiliriz. Belki çok kısa birkaç cümleyle farkını şöyle söyleyebiliriz; karikatürist mesajını net ve kısa bir anda iletebilmeli, fikriyle ikna etmese bile sorunu mizahi bir anlayışla ifşa etmeli, dudakta veya zihinde gülümseme yaratmalı. Ressam ise resmiyle kendini ifade ederken duyumsatır, hissettirir ve izleyende farklı algı kapıları açar ve yaptığı resim izleyende izleyenin algısı, bilgisi kadar farklı duygu ve düşüncelerle yaşar.

Size göre karikatürün tanımı nedir?

Karikatürü şöyle tanımlayabilirim; semantik ve estetik birliktelikle görsel, mizahi iletişim sanatı. Ustamız Turhan Selçuk’u anarak onun tarifini de söyleyebiliriz; “grafik mizah”


Çizgilerinizi oluştururken, nelerden ilham alıyorsunuz neleri kendinize konu ediniyorsunuz?

Toplumsal, ekonomik ve politik sorunları kendime dert edindiğim için bunları konu ediniyorum ve bunları izleyenlere mizah yoluyla izah etmeye çalışıyorum.


DÜŞÜNSEL DERİNLİK ÖNEMLİ

Her karikatürist, her karikatürü çizebilir mi?

Her karikatürü derken sanırım içeriksel, anlamsal açıdan soruyorsunuz. Evet, çizer fakat o çizimin başarısı yani iletişim gücü ne kadar samimi olduğuyla ilgilidir. Her sanat dalında olduğu gibi karikatürde de samimiyet ve düşünsel derinlik önemli.



Türkiye’de karikatür ne kadar özgür?

Belki soruyu özgür mü diye sormalı mı? Özgür değil. Karikatüristin tepesinde tepeden inme hukuksuz kanunlar Demokles’in kılıcı gibi duruyorsa az özgür, çok özgür diyerek özgürlük kavramından bahsedemeyiz.

Politika ve karikatür arasındaki ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Politika öncelikle kişisel, toplumsal, çevresel vb. hak ve özgürlükler açısından sorgulanması gereken bir olguysa o zaman bu alandaki çelişkili yanları yakalayıp mizahi bir dille düşündürerek çizgiye dökmek karikatüristin başat amacı olmalı.

Çizim stiliniz ve seçtiğiniz konular yıllar içerisinde hiç değişim gösterdi mi?

Odaklandığım konular değil ama zaman içinde anlatım dilim değişim gösterdi ama ilk çizimlerimden beri muhalif düşüncelerimi mizahi yolla yazısız karikatür dediğimiz grafik anlatımla ifade etme gayretim değişmedi.

Bugüne kadar nerelerde çizdiniz. Hangi karikatür sergilerine katıldınız, kısaca başarılarınızdan söz eder misiniz?

Çizme fırsatı, motivasyonu diyerek katıldığım ve ödül, sergileme aldığım yarışmalar oldu. Homur Mizah ve Karikatür Grubu çizeri olarak Homur ve Homurcuk mizah dergilerinde çiziyorum, yine aynı gruptan çizer arkadaşlarımla birlikte 2012 yılında İBB Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen Otobüs oyununa da sahne görselleri olarak karikatür çizimleri yapmıştık. Kadın cinayetlerine yönelik bireysel duyarlılık geliştirmek ve toplumsal farkındalık yaratmak adına yazılmış olan “Mor Tabutlar” kitabını resimledim. “Canavar mı Yok mu?” oyununun gölge oyunu çizimlerini yaptım. Çok sayıda sergi organizasyonuna katıldım.



Mizah ve Karikatürün gerilemesi, karikatür dergilerinin okurlarının azalması gibi olumsuz durumların arkasında sizce ne gibi sebepler var?


Sosyal medyada karikatürlerle, fotomontajlarla, capslerle mizahi yolla muhalif, eleştirel fikirler her zamankinden çok dolaşmasına rağmen sorunuzdaki olumsuz durumların bence tek sebebi, antidemokratik sansür anlayışı.



İLHAM KAYNAĞIM BİZANS İKONALARI

Geçtiğimiz günlerde 4’üncü kişisel serginizi İstanbul’da gerçekleştirdiniz. Bize kısaca çalışmalarınızdan ve caza olan ilginizden söz eder misiniz?

Evet, 4. kişisel sergim sevdiğim, dinlediğim, izleyebildiğim caz sanatçılarının portreleri, caz ikonları üzerineydi. İlham kaynağım Bizans ikonalarıydı. O ikonalardaki tasvirler üzerinden tanrıya yöneltilen saygıyı, solo doğaçlamaların getirdiği bireysellik ve ortak çalışlardaki birlikteliği göz önüne alarak performans anlarındaki portreler aracılığıyla caz müziğine yöneltmeyi istedim. Bu süreçte modernizmden çağdaş sanata doğru yönelen bir dille cazdaki ritim olgusuna yine cazın derin renkleriyle görsel bir vurgu amaçladım. Caz müziğine ilgim gençlik yıllarımda oluştu, özellikle cazın kökenleri, tarihi, temel özelliklerinden olan doğaçlamalardaki özgürlüğü ve grupta var olan dayanışmacı kolektif duygusu beni etkileyen unsurlardı. Belki ilk sergimdeki bu slogan ifademi özetleyebilir; “Caz; kutsanan bireyselliğin kusursuz kolektivizmi”


Gelecek sergi ve projeleriniz nedir?

Salgın şartları izin verirse bu yaz Bodrum, Dibeklihan’da kişisel bir resim ve heykel sergim olacak. Ayrıca Homur Mizah ve Karikatür Grubu ve fotoğraf etkinlikleri yaptığımız Red Fotoğraf Grubu’yla çalışmalarım devam edecek.


KAYNAK:www.ilksesgazetesi.com

Hiç yorum yok: