HOMUCUK 41 VE METAL KARINCA 30. SAYILARI ÇIKTI
Parayla satılmayan, gerektiği zaman çıkan dergi
1999 MARMARA DEPREMİNDEN SONRA ÇIKARTTIĞIMIZ SAYI HALİS DOKGÖZ'ÜN OLAYIN DEHŞETİNİ VURGULAYAN KARİKATÜRÜYLE ÇIKMIŞTI, YILLAR SONRA AYNI FACİAYI YAŞIYORUZ
O ZAMAN UNUTMA UNUTTURMA DEMİŞTİK GENE DİYORUZ
HOMUR DEPREM KARİKATÜRLERİ ALBÜMÜ
İstanbul Tabip Odası ile Homur mizah yazar çizer grubu olarak kartpostal gelirini depremden etkilenen sağlık emekçileri ile dayanışma amacıyla kullanılacak bir kartpostal kitap hazırlayarak dayanışmaya katılarak biraz olsun yaralarını sarmaya çalıştık. Bugün de Homur mizah grubu olarak tüm halkımızı deprem mağdurları ile dayanışmaya çalışırız.
![]() |
Soloup Dostlar hem gece, hem gündüz gelir |
![]() |
Barış |
![]() |
Fotoğraf: Adem Altan |
![]() |
Hossein Kazem |
1980 öncesi Sendikal mücadelenin efsane sendikası Disk Maden iş Sendikasının son genel başkanı Mehmet Karaca bugün aramızdan ayrıldı.
![]() |
Mehmet Karaca HOMUR'un 17.yılında konuşurken |
YAZAN:CANOL KOCAGÖZ
Türkiye Cumhuriyet Tarihi'nin en muhalif ,en yığınsal ve en etkili siyasi mizah gazetesi Markopaşa, elli yedi yıl önce 25 Kasım 1946 tarihinde Sabahattin Ali, Aziz Nesin,Rıfat Ilgaz ve Mustafa (Mim) Uykusuz tarafından "Halk için haftalık Siyasi Mizah Gazetesi" kimliği ile yayınlandı. İlk sayısı 6 bin basılan Markopaşa'nın fiyatı 10 kuruştu. İlk sayısında abone bedellerinin üç aylık 120 kuruş, altı aylık 240 kuruş, bir yıllık 450 kuruş olarak belirlenmişti. Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare edenin Sabahattin Ali olduğu, yönetim yerinin de Ankara Caddesi Vilayet karşısında İzzettin Han No: 23 Cağaloğlu/İstanbul adresi olduğu yazılmaktaydı. Boyutları da 26x41 cm di. Markopaşa 4 sayfa olarak siyah beyaz olarak çıkarılmıştı.
Muhalefet sözcüsü Markopaşa ile kapatıldıktan sonra Merhumpaşa, Malumpaşa, Alibaba, Hür Markopaşa, Yedi-Sekiz Paşa, Medet gibi devamı yayınların hayatı 25 Kasım 1946 tarihinde başlayıp 23.04.1950 tarihine kadar 77 sayı sürebildi. CHP'nin baskıcı yönetimine karşı tek başına halk muhalefeti görevini başarıyla yürüten Markopaşa 63 binleri geçen tirajı ile girmediği köy odası ve köy kahvesi kalmamış , muhalefeti yığınsallaştırarak yönetimi zor durumda bırakmıştı. Döneminde iktidarın ipliğini pazara çıkaran tek yayın organı olarak basın ve mizah tarihimizde yerini almıştı. Markopaşa ilk yayınlanış tarihi olan 25 Kasım 1946 tarihinden 23 Nisan 1950 tarihine kadarki 176 hafta içerisinde ancak 77 sayı yayınlanabilmiştir. Markopaşa çıkamadığı 99 haftada içinde çeşitli baskı, şiddet ve cezaya maruz kaldı.
Kurucusu öldürüldü En başta kurucusu, ilk sahibi ve yazı işleri müdürünü derin devlete kurban verdi. Cumhuriyet döneminin yargısız infaza kurban verdiği ilk mizahçısı olan Sabahattin Ali'nin cesedi Bulgaristan sınırına yakın Kırklareli'nin şimdiki adı Çukurpınar olan Sazara köyü dolaylarında 16 Haziran 1948 tarihinde bulundu.Cesede yapılan otopsiden Sabahattin Ali'nin 2 Nisan 1948'de öldüğü anlaşıldı. İnfaz dosyasında karanlık noktalar bulunduğu, ölümünün esrarengizliğini hâlâ koruduğu devlet dahil taraf olan herkes bilmektedir ve çözüm bekleyen bir çok soru hâlâ cevap beklemektedir. Sabahattin Ali'nin yargısız infaz dosyası açılmadan, karanlık perdeler ortadan kaldırılmadan derin devletin bir çok infazı gündeme geleceği ve demokrasinin önünü tıkayan en büyük engellerden biri olmaya devam edeceği ortadadır. Başta karikatürcü ve mizahçılarımız olmak üzere tüm aydınlarımızın Sabahattin Ali dosyasını açmak , üzerindeki gizi kaldırmak başlıca görevleri olmalıdır. Bu tavır Cumhuriyet'in 80. yılında insanların kaybolduğu, yargısız infaza uğradığı günümüzde daha fazla önem kazanmaktadır. Markopaşa Siyasi Mizah Gazetesi'nin o günkü durumuna dönersek, gazete aleyhine 16 dava açıldığını yazar ve çizerlerine 8 yıl 2,5 ay hapis cezası verildiği yazarları sürgüne gönderildiği, onun üstünde dava açıldığı, gazetenin ilk yirmi iki sayısının hemen, hemen tümüne toplatılma kararı alındığı, devlet tarafından organize edilen İstanbul, İzmir, Ankara' dahil olmak üzere bazı illerde toplu mitingler ve gazete yakma eylemleri düzenletilerek hem Markopaşa'yı çıkaranlara, hem de okuyanlara baskı ve korku vermeye çalışıldığı görülmektedir. Bu şekilde halkın gözünden düşürerek satışı düşürülmeye çalışılmıştır. Her türlü baskıya rağmen halk, Markopaşa'ya sahip çıkarak derginin tirajını yükseltmiştir. Devlet baskılarla engelleyemediği gazetenin tirajını, matbaalar, dağıtım ve bayiler üzerinde sürdürerek ulaşmaya çalışmıştır. Gazetenin satılması engellenmiş hatta devlet yasaları o kadar çiğnemiştir ki gazete satışını yapan küçük yaştaki çocukları bile fişleyerek sabıkalılar sınıfına sokmuştur. Bu kadar baskı ve zulme karşı halkın çıkarlarını koruyan Markopaşa Siyasi Mizah Gazetesi her sayı tirajını artırarak sürdürmüş ve tavizsiz yayınına devam etmiştir. Markopaşa için 63 bine ulaşan tirajı ile; 1949 yılının okur-yazar sayısını genel nüfusa oranlarsak Türkiye Cumhuriyet'i nin 80 yıllık tarihinde Siyasi Mizah dergilerinin tirajını en üst seviyeye çıkaran dergidir diyebiliriz.
İşçilerin bağrından Tanklarına ,toplarına,satılık kalemleri ve parasal gücüne rağmen iktidarı Markopaşa Siyasi Mizah Gazetesi'nden korkutan neydi diye soracak olursak, Markopaşa' nın çıkarken birinci sayısında kimliğinde özetlediği gibi "Halk için haftalık Siyasi Mizah Gazetesi" olması ve olaylara sınıf gözüyle bakarak, egemen güçlerin ipliğini pazara çıkarmasıydı diyebiliriz. Derginin işçi sınıfının bağrından çıkması, kuruluş fikrinin işçi önderlerinden gelmesi,çıkışında işçi sınıfının mücadele arkadaşları olan yazar ve çizerlerin yer alması, işçi sınıfının mücadelesine kendini adayan yazı kurulu kadrosunun Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa (Mim) Uykusuz ve bazı çalışanlarının TKP (Türkiye Komünist Partisi)den ayrılarak legal alanda faaliyet gösteren Esad Adil Müstecaplıoğlu'nun başkanlığını üstlendiği 14 Mayıs 1946 yılında kurulan TSP'nin (Türkiye Sosyalist Partisi) kısa sürede olsa üyesi, bazılarının da TKP nin legaldeki kolu Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'nin (TSEKP) sempatizanı olmaları, Markopaşa' nın ideolojik gücü olmuştur. Markopaşa içindeki düşünce unsurlarının olaylara bakış açıları dergiye mücadele perspektifi vermiştir. Bu da Markopaşa'nın en büyük avantajıdır. Ayrıca dünyadaki siyasi mizahla ortak dili kullanması ve savaş aleyhtarı tutumunun mizahına yansıması da halkın içinde kök salmasının sebeplerinden birkaçıdır. Markopaşa'nın kuruluş çalışması TSP lokalinde bulunan işçilerin Aziz Nesin ile Rıfat Ilgaz'a yaptıkları öneri ile başlamış, toplumun en fazla sömürülen, ezilen unsurlarıyla beraber oluşturulan gazete toplumun nabzını tutabilmiş ve başarılı olmuştur. TSP'li işçi önderleri ile yazı kurulunun dostluk ve arkadaşlıkları devam ettiği için Markopaşa'nın sürekli beslenme kaynağı emekçilerin sorun ve mücadeleleridir. Hatta gazetenin ilk sayılarında TSP nin görüşlerinin açık ,açık savunulduğu ve okuyucuya aktarıldığı sayfalardır. Daha sonra Markopaşa bağımsız bir tavırda yayınına devam etmiştir.
Marko Paşa'dan gayrı Mizah dünyamızın efsane yayın organı Markopaşa'nın 57. doğum gününde daha çok şey söylenebilir ve söylenecektir. Ama biz yazımızı gelecek kuşaklara ve tüm mizahçıların kulağına küpe olacak ilk sayısında yayınlanan amacı ve mizah anlayışı ile noktalayarak bitirelim. "Bir mevsimi baharına geldik ki alemin , bülbül dertli, havuz dertli,gülistan dertli. Kimden derman dilesek,o bizden daha dertli çıkıyor.Bununla beraber derdini söylemeyen derman bulamazmış. Dertler de öyle başımızdan aşkın ki "MARKO PAŞA" dan gayrı dinleyecek kimsemiz kalmadı. Haftalık siyasi mizah gazetesi olarak sunduğumuz "MARKO PAŞA" da okuyucularımız alışılmış olandan ayrı bir mizah bulacaklardır. Maksadımız sadece gülmek için gülmek değildir. Gülerek düşünmek ve faydalı olmaktır.MARKOPAŞA bu dileğini en mükemmel şekilde yaptığına kani değildir. Fakat her hafta daha güzel ve mükemmel olmaya gayret edecektir." İyi ki doğdun Markopaşa Siyasi Mizah Dergisi. Sadece gülmek için mizah yapmaya karşı, halktan ve emekten yana mizah yapma düşüncen yaşayacak ve yaşatılacaktır.
KAYNAK: EVRENSEL
Değerli Dostlar
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan pandemi sürecinde canlarını ortaya koyarak çalışan hekimlerimizin en üst örgütü Türk Tabipleri Birliğini ve genel başkanları Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı’yı hedef alarak gerekirse yasal düzenleme ile bu ismi değiştireceğiz dedi.
Dergimizin danışmanlarından aynı zamanda yazarlarından olan Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı’yla bu süreçte yazar ve çizerlerimizle dayanışma içinde yanında olduğumuzu kamuoyuna bildirir, tüm dostlarımızı dayanışmaya çağırırız.
Homur Mizah ve Karikatür Grubu
77.Yunus Nadi ödülleri açıklandı, Karikatür dalında Homur'un da çizerlerinden olan arkadaşımız Birol Çün ödüle hak kazandı. Kendisini yürekten kutluyoruz.
Grubumuz HOMUR un DİSK Birleşik Metal İş Sendikası ile uzun yıllardır devam eden projesi HomurCUK Mizah Dergisi ile metal işçilerin çocukları için hazırladığımız Kırmızı METAL KARINCA' nın yeni sayıları Ekim 2022 ayında okurlarla buluştu.
Asuman KÜÇÜKKANTARCILAR, Ahmet Zeki YEŞİL, Andnea PECCHİA, Aslı ALPAR, Atay SÖZER, Atilla ATALA, Ayten KÖSE, Barış, Birol ÇÜN, Canan OĞUZ BAYRAKTUTAN, Canol KOCAGÖZ, Cem KOÇ, Cemal SÜREYYA, Cihan YILMAZ, Coşkun GÖLE, Dinçer PİLGİR, Ekrem KILIÇ, Emre BAKAN, Ercan BAYSAL, Esat Bina KHAHİ, Fabian SOTOLONGO, Ferit AVCI, Halis DOKGÖZ, Hülya ERŞAHİN, Hüseyin ÇAKMAK, İbrahim ORMANCI, Jawad MARAD, Lütfü ÇAKIN, Mehmet TEVLİM, Morten MORLAND, Mustafa BİLGİN, Mustafa YILDIZ, Nevin ELİTEZ, Osama HAJJAJ, Ozan ÇAVDAR, Özdemir ASAF, Rahime HENDEN, Saad HOJO, Savaş ÜNLÜ, Seyit SAATÇİ, Sevgi YILMAZ, Taner ÖZEK, Tayfun AKGÜL, Yaşar BABALIK , Evren SAVAŞ' ın eserleri ile yaratılan dergilerimiz işyerlerine, fabrikalara ve işçilerimizin sıcak yuvalarına ulaştı.
![]() |
Taner Özek |
![]() |
Atilla Atala |
![]() |
Atilla Atala |
![]() |
Coşkun Göle |
![]() |
Coşkun Göle |
![]() |
![]() |
Canol Kocagöz |
![]() |
Atay Sözer |
![]() |
Seyit Saatçi |
![]() |
Y Kuşağı Eric Allie |
![]() |
Joep Bertrams |
Homur çizeri, doktor/karikatürist arkadaşımız Taner Özek'le karikatür üzerine yapılan bir söyleşi.
Cengiz Aldemir/Ankara-
"Karikatür, edebiyatın 'mizah', resimin 'grafik' dallarının özelliklerini taşıyan, görsel sanatlardan yararlanarak çizgi ile mizah yapma sanatı olduğunu söyleyen Radyoloji uzmanı ve Karikatürist Taner Özek, İz Gazete'ye konuştu. Özek, karikatürün ve hekimliğin özdeşliğinin yanı sıra eğitimde de etkili bir araç olduğu konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Uzun yıllar çizerlik ve karikatüristlik yapan Dr. Özek, halen özel bir hastanede radyoloji uzmanı olarak görev yapıyor. Sosyal, siyasi ve kültürel konuları hekim gözüyle çizgiye döken Özek, karikatür sanatının; özünde insana hoşgörüyü öğreten, eleştirel, eğitim gücü yüksek ve aynı zamanda başkaldırı ruhlu bir sanat olduğunu söyledi.
'ETKİLİ BİR GÖRSEL UYARANDIR'
Karikatür ile radyolojinin özdeş olduğunu, ikisinde de görüntü üzerine yorum yapıldığına dikkat çeken Özek, ülkenin ekonomi, işsizlik, eğitim, kültür ve sosyal konularda yaşanan sıkıntılarını hem hekim hem de bir sanatçı gözüyle çizgilere yansıttığını söyledi. Özek, karikatürün eğitim alanında etkili bir görsel uyaran olduğuna vurgu yaparak, "Türkiye birçok konuda sorunlar yaşıyor. Ancak ülkenin geleceğini oluşturacak gençlerin eğitilmesi bunlar içinde en önemlisi. Burada şu konuya dikkat çekmek istiyorum. Görsel kullanılarak yapılan eğitimin etkililiği, görsel okuma ve görsel sunuların yeterince üzerinde durulmuyor. Karikatür etkili bir görsel uyaran olmasına rağmen eğitimde yeterince kullanılmıyor. Oysa karikatürler dinleme, okuma, konuşma, yazma ve dil bilgisi beceri alanlarında da etkili bir şekilde kullanılabilir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki eğitimde kavram karikatürü kullanımı öğrencilerin derslere karşı ilgi, tutum ve başarılarında olumlu değişiklikler yaratmaktadır. Bu nedenle eğitim öğretim ortamlarında kavram karikatürü kullanmanın etkili olacağı bilimsel bir gerçekliktir" dedi.
KARİKATÜR ÇEŞİTLİLİK İÇERİR
Birçok farklı tanımı olan Karikatür sanatının, edebiyatın 'mizah', resimin 'grafik' dallarının özelliklerini taşıyan bir sanat dalı olduğunu kaydeden Özek, "Genellikle nitelikleri sıralanmakta “budur” denilecek bir tanımına ise erişilememektedir. Birçok farklı karikatür tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlar, karikatür üretim bilgisi değiştikçe de değişmeye devam edecektir. Var olan tanımların bir nedeni de karikatürün gösterdiği çeşitliliktir. Kare, bant, yazılı, yazısız, renkli, renksiz türlerinden bahsedilebileceği gibi güldüren, düşündüren, siyasi, portre ya da gazete ve dijital karikatürlerden de bahsedilebilir. Ayrıca seramik mimaride de karikatür vardır diyebilirim" değerlendirmesinde bulundu.
KARİKATÜRE ÜVEY EVLAT MUAMELESİ
Hangi türü olursa olsun karikatürün entelektüel bir emek ürünü olduğunu savunan Özek, Türkiye'de üvey evlat olarak görülen karikatür sanatının üniversitelerinde Ana Bilim Dalının olmadığı eleştirisinde bulundu. Özek, "Bir dönemin karikatürlerinden o dönemin tarihini de yazabilirsiniz. Somut örnek ise Turgut Çeviker’in Karikatürlerle Türkiye Tarihi isimli çalışmasıdır. Yine karikatürün bilimsel çalışmalar için ciddi bir potansiyale sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sanat bilimden ve etikten bağımsızdır” görüşü hâkim olsa, üniversitelerde Güzel Sanatlar Fakülteleri kurulmaz, sanat dalları için ana bilim dalları oluşmazdı. Karikatür, üvey evlat, Türkiye üniversitelerinde henüz “karikatür sanatı anabilim dalı” yok. Emek ve sanatın birbirine karşıt şeyler olduğunu düşünüp, sanatı bir oyun olarak gören görüş malum. Antik Yunan’dan Medici’lere, Çarlık Rusyası’ndan Birleşik Krallık’a kadar tarihin farklı dönemlerinde sanat, ticaretin ve bu ticareti yöneten büyük ailelerin şimdilerde ise şirketlerin ve holdinglerin, yani sermayenin desteği ile hayat buluyor. Sanatın, bu şirketler için kuşkusuz bir değeri var ama kültürel sermayenin yönetim mekanizmaları içerisinde sanatın bu şirketler için bir “araç” haline geldiği de aşikâr" sözleriyle tepki gösterdi.
KAPİTALİZM SANATI METALAŞTIRIYOR
Sanatın, “kurumsal sosyal sorumluluk” projeleri içinde şirketlerin imaj düzeltmeleri ve reklamları için araç olmasını da eleştiren Özek, bundan karikatür sanatının da payını aldığını söyledi. Kapitalizm, emeği olduğu gibi sanatı da metalaştırmaya devam ettiğini belirten Özek, "Emek ve sanatın bir kısmı kapitalizmin dayatmasını kabul etse de bir kısmı metalaşmaya karşı direniş içindedir. Karikatür, bu karşı çıkışıyla emekten yana bir sınav vermektedir. Emek ürünü olan karikatür, emekçisiyle, sanatçısıyla, emeği konu alarak daima varlığını sürdürecektir. Bu konuda karikatür sanatı Tabii ki bir başkaldırı ruhu taşıyan bir sanat olduğunu da ortaya koymaktadır. Özetle sanat her şeye rağmen kapitalizme karşı direniyor diyebiliriz." dedi.
https://www.izgazete.net/kultur-sanat/karikatur-sanati-turkiye-de-uvey-evlat-muamelesi-goruyor-h86637.html
![]() |
Atilla Atala |
Değerli Dostlar NACİ EL-Ali nin Çizgileri Işığında
Emperyalim’e ve ortakları gerici rejimler ile Siyonizme Karşı Mücadele Edelim.
Ağustos Ayı içinde yitirdiğimiz FİLİSTİN in Yiğit Çizeri
NACİ EL – ALİ yi Bugün
Saygıyla Anıyoruz
HOMUR Mizah Grubu’nun katillerinin izinde sürdürdüğü
mücadelesi sürüyor.
Ülkemizde faile meçhule uğrayan Sabahattin Ali, ırkçı
faşistlerce kaçırılarak öldürülen İbrahim GÜNGÖR, Madımak/SİVAS ta yakılarak
katledilen Asaf KOÇAK, Şilili NATTİNO, Fransa’da mizah dergisi Charlie Hebdo Mizah Dergisine
yapılan kanlı baskında katledilen karikatürcü meslektaşlarımız WOLİNSKİ,
CABU,HONORE, TİGNOUS, CARB ve 12 Mizahçıyı bir kez daha hatırlatırken,
22 Temmuz 1987de Londra’da çalıştığı gazeteye giderken
MOSSAD ajanlarınca uğradığı suikast sonucu kaldırıldığı hastanede 29 Ağustos
1987 tarihinde kaybettiğimiz çizgilerinden rahatsız oldukları meslektaşımız
Naci El Ali’yi anarken,
Ortadoğu’yu kana bulayan Emperyalistleri ile ortakları
gerici rejimler ve Siyonizm i bir kere daha bu vesile ile kınıyor,
Naci El Ali’nin çizgilerinin ışığında FİLİSTİN halkıyla
mücadele ve dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.
Dünyaca ünlü çizer ve yazar Jean-Jacques Sempe, 89 yaşında yaşamını yitirdi.
Türkçeye “Pıtırcık” adıyla çevrilen Le Petit Nicolas serisiyle tanınan ve naif çizimiyle Fransa’nın en çok satan yazar ve çizerlerinden biri olan Sempe’nin ölüm nedeni açıklanmadı.
Dünya çapında 15 milyondan fazla satan Sempe’nin ölümüyle ilgili açıklamayı arkadaşı Marc Lecarpentier yaptı. Lecarpentier, “Çizer Jean-Jacques Sempe, perşembe akşamı 89 yaşında huzur içinde yaşamını yitirdi. Yazlık evinde yanında eşi ve yakın arkadaşları varken yaşamını yitirdi” dedi.
Çocukken caz piyanisti olmak isteyen fakat okulu yarıda bırakarak orduya katılan Sempe daha sonra çizer olarak iş bulmuştu. Asteriks serisinin yaratıcılarından Rene Goscinny ile yakın arkadaş olan Sempe’nin çizimleri 45 ülkede 15 milyondan fazla satmıştı. Eserleri film ve çizgi filme aktarılan Sempe’nin yumuşak çizgileri ve esprileri alametifarikası haline gelmişti.
Koruyucu ailelerde zorlu koşullarda bir çocukluk geçiren Sempe 2018 yılında verdiği demeçte “Pıtırcık serisi çocukken yaşadığım zorlukları hatırlatırken her şeyin iyi sonuçlanacağını gösteriyor” demişti.
KAYNAK:Cumhuriyet