4 Mart 2017 Cumartesi

Seyfi Şahin’den Açıklama Var

Gırgır dergisinde yayınlanan bir karikatür bahane edilerek ortalık ayağa kaldırılmış, derginin genel yayın yönetmeni Seyfi Şahin hakkında sosyal medyada linç kampanyasıyla ölüm tehditleri almaya başlamıştı. Sürecin sonunda da yayıncı dergiyi kapattığını ve çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını beyan etmişti. Neresinden bakılırsa akıllara zarar bir durum vardı ortalıkta.
Seyfi Şahin Facebook sayfasında gerekli açıklamayı yaptı ve olayın sandığımızdan da vahim olduğunu gördük.
En yakın çalışma arkadaşlarının, en önce onu savunması gereken meslek kuruluşunun omurgasız tavrı bizi gerçekten endişelendirdi.
Homur Mizah Grubu olarak her koşulda Seyfi Şahin’in yanında olduğumuzu bildiririz…

SEYFİ ŞAHİN’İN FACEBOOK’DAKİ YAZISI

NELER OLDU ?
Karikatür olayının ardından 15 günden fazla bir zaman geçti, olayın birkaç gün sonrası bişeyler yazmayı düşündüm, ama olayın sıcaklığıyla yanlış cümleler kurup birilerini incitirim diye bu güne kadar bekledim…
Peki neler oldu?
1984’ten beri mizah dergilerinde her hafta çizmekteyim… Yaklaşık 33 sene olmuş, binlerce sayfa, on binlerce karikatür demek..
Kenan Evren zamanında 2 karikatürden yargılandım,ceza aldım
Derken Özal zamanı geldi,onu da pas geçmedim, cezamı aldım
Tayyip zamanında sanırım 30’ yakın karikatürden yargılandım..
Bunlar yapılan işin gereğidir, ve pişman olduğum şeyler değildir
Tekrar konuya dönersek,
O hafta da köşemi çizmiştim, diğer gün bir arkadaşım Sosyal Medyada çizmiş olduğum karikatürle ilgili yorum ve eleştiriler olduğunu söyledi, baktım birkaç eleştiri var, çok önemsemedim…
Ama ilerleyen saatlerle Cumhurbaşkanı sözcüsü ,bakan ve m.vekillerinin de katılmasıyla tepkiler büyümeye, ardında da olay linç hareketine dönüşmeye başladı..
Birkaç saat içinde fotoğrafım, ev adresim ve cep telefonum sosyal medyada yayınlanmaya, ölüm tehditleri almaya başladım…
Hemen Rıdvan Bağış’ı aradım,dergi adına bir açıklama hazırladıklarını söyledi, açıklama aynen şuydu "Yorgunluk ve uykusuzluk nedeniyle basım öncesi fark edilemeyen bu 'berbat' karikatürle incitmiş olduğumuz herkesten özür dileriz"
Normalde çizdiğim karikatüre BERBAT denmesine anında tepki gösteririm, ne benim, ne de başka birisinin bir karikatürü ya da başka bir görseli BERBAT diye yorumlaması o yorumu yapanın kalitesizliğini gösterir..Ama dediğim gibi ,anormal bir durum yaşıyorduk ve çok üzerinde durmadım..
Diğer gün SÖZCÜ gazetesi bir açıklama yaptı ‘Gırgır dergisinin son sayısında yayınlanan hoş olmayan karikatür nedeniyle yayıncı şirket Gırgır dergisinin kapatılmasına ve dergide çalışanların tamamının işten çıkarılmasına karar vermiştir. Bu karikatürün yayınlanması en başta toplumumuzu rahatsız ettiği gibi, yayıncı şirketi de çok rahatsız etmiştir. Karikatürün firmayı zor durumda bırakmak amacıyla kötü niyetli çalışan kişi veya kişiler tarafından yayınlandığını düşünüyoruz. Kasti bir tutum söz konusudur. Dini değerlerin aşağılandığı bu karikatür kötü niyetli bir tutumla çizilerek, yayıncı şirkete danışılmadan, adeta gizlenerek, son anda habersizce yayına verilmiştir. Bunu yapan çalışanlar dini değerleri aşağılamak suretiyle suç işlemiştir. Buna sebep olan çizer ve çalışanlar hakkında yayıncı firma olarak Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacağız.”
Onların yaptığı açıklama GIRGIR yönetimi tarafından yapılan açıklamadan daha berbattı ve açıkça bizi hedef göstermekteydi..
Bu sırada her normal kişi gibi ben de 20 yıldır birlikte çalıştığı GIRGIR çalışanlarıyla irtibat kurmaya çalıştım,ama onlar zaten çoktan beni SUÇLU ilan etmiş ve konuşmaktan kaçınıyorlardı..
Tehdit telefonları susmuyordu, “ Yerini biliyoruz,seni almaya geliyoruz “ diye durmadan yazmaktaydı..
1980 yılından beri KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ üyesiyim, Başkan Metin Peker’i aradım,durumu izah ettim “ Niye çizdin oğlum? “ dedi, “ daha ne çizdiğimi bilmeden “ ,diğer gün de arayıp “ – Dernek yönetiminden İSTİFA ET, çünkü kamu yararına derneğiz “ dedi..
Bu dernek bu seneye kadar onca antidemokratik koşulda, onlarca karikatürist soruşturmaya uğrarken, Musa Kart cezaevindeyken, gazeteciler tutuklanırken, ve hatta Zeki BEYNER gibi bir karikatürist aç susuz sokakta ölürken ne yaptı ki, şimdi ne yapsın..Üzerinde durulmaya değecek bişey yoktu..
Günlerce evden dışarı çıkamadan beklerken hiç mi arayan soran olmadı?
Elbette oldu, Metin ÜSTÜNDAĞ, Galip TEKİN, Yaşar Arak,Ömer Pınar,Tekin Duman,İshak Öztürk,Cengiz Çakıcı ve bir sürü dost arayıp ne yapabiliriz diye sordu,Atilla Atalay, Cihan Demirci olayla ilgili yazılar yazdı,Köksal Çiftçi yanımda olduklarını anlatan güzel bir görsel hazırladı..Facebook ve Twitter üzerinden yüzlerce arkadaşlar yanımda oldukları mesajlarını verdiler..
Arayan,aramayan ve aramasa da benimle birlikte olan arkadaşlara teşekkür ediyorum..
Peki benim 15 yıldır birlikte çalıştığım Deniz Kestane denen düşük profil ne açıklama yaptı "Malum karikatürü ve çizerini kınıyorum. Malum karikatür yüzünden 25 kişiyi ekmeğinden eden yönetimi ayrıca kınıyorum”
Sen kimsin ya,karikatürü kınıyormuş..Ulan sen evde koca götünün üzerinde otururken,hiç bişeyden haberin yokken ben SENİN ÇİZDİĞİN karikatür yüzünden adliyede ifade veriyordum..
Karikatürde imzan olmadığı için, çizeni de ısrarla söylemeyip, suçu kendi üstüme alıyordum… Ben PARA CEZASIYLA yırtarım, çocuk boş yere yargılanmasın diyordum..
Sadece Deniz Kestane mi, Memo,Apti,Alper'inçizdiği karikatürlerden de defalarca adliyeye ifade vermeye gittim..
O karikatürlerden ceza alıp,içeri alınsam ,çoğunun haberi bile olmayacaktı…
Çizdiğim karikatürden utanmıyorum, bugüne kadar 10 binlerce karikatür çizdim, illa her çizdiğim karikatür birilerinin hoşuna gidecek değil, birileri alınabilir, bu benim suçum değil…Birileri alınmasın diye karikatür çizilmez…Ama üzüldüğüm şey benim bahane edilerek GIRGIR’ın kapatılması ve insanların işsiz kalmasıdır…Bunu zaten dergi avukatına da söyledim “ –Keşke beni çıkartıp,dergiye devam etseydiniz “ dedim..
Avukat “ Hedef siz değildiniz, Sözcü Gazetesiydi, mecbur kaldık “ dedi..
Gerçekten de hedef o karikatür hiç değildi,o bahaneydi, zaten sonrasında Burak Akbay ve Sözcü hedef haline geldi..
Bir üzüldüğüm de 20 yıl aynı dergide çalıştığım insanların MAAŞLARININ KESİLDİĞİNİ düşünüp beni suçlamalarıydı..Ben hedef gösterilirken,boy boy fotoğraflarım,cep telefonu ve adresim yayınlanırken onlar alacakları maaş derdindeydi..

Yukarıda Halil İncesu’nun çizdiği bir karikatür var, “ Cennet anaların ayağının altındadır “ diyor, kadını ezen,onu aşağılayan biri..Tamamen toplumun ve erkeklerin kadına bakış açısı anlatılmakta
Sizce bunda herhangi bişey var mı?
Yok tabi ki
Ama ne oldu,o karikatürden sonra benim yaşadıklarımı o da yaşadı ,yurt dışına gitmek zorunda kaldı
Demem o ki ( bazı man kafalı arkadaşlar içindir bu açıklama ) Karikatür, ya da yazılan şey bahane,
Kurt-Kuzu hikayesi gibi Suyumu bulandırıyorsun “ diye bir şekilde yok edilecektik,benim çizdiğim bahane oldu..
Maalesef bunlar İYİ GÜNLERİMİZ , çok daha kötü şeyler yaşayacağız, halen de yaşıyoruz..
Okuyana da ,okumayana da teşekkürler…




Hiç yorum yok: