15 Temmuz 2016 Cuma

Çanakkale Olay Gazetesi'nde HOMUR söyleşisi





Mizahçılar çağımızın Nasrettin Hoca ve Don Kişot’larıdır…


Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi tarafından 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nin yıl dönümü nedeni ile düzenlenen “Güzel Günler-2” etkinliği için Çanakkale’ye gelen Homur Dergisi karikatüristlerinden Canol Kocagöz, Gazetemiz Çanakkale OLAY’a konuştu. Geçtiğimiz ay içinde gerçekleşen etkinlikte sorularımızı yanıtlayan Kocagöz, Homur Dergisi, Türkiye ve dünya mizahı üzerine değerlendirmelerde bulundu.


15-16 Haziran İşçi Direnişinin yıldönümü nedeni ile geçtiğimiz ay içinde düzenlenen “Güzel Günler-2” etkinliklerine katılmak üzere Eğitim-Sen’in davetlisi olarak Çanakkale’ye gelen Homur Dergisi karikatüristlerinden Canol Kocagöz ile Homur Dergisi ve Türkiye ile dünya mizahı üzerine konuştuk. Kocagöz, ayrıca bu yıl 17’inci yılını kutlayan Homur Dergisi ekibinin, “Güzel Günler-2” etkinliği kapsamında Çanakkale’de gerçekleştirdiği karikatür çalıştayının raporlarının sunulacağı Kazdağı özel sayısı için Çanakkalelilerin desteklerini beklediklerini belirtti. 
Olay: Sizi tanıyabilir miyiz?

Canol Kocagöz: 1949 yılı doğumluyum. Ekonomi tahsili gördüm.1970 yılından bu yana çeşitli günlük gazetelerde, politika ve sanat dergilerinde çizgilerim yer aldı. Sendikal basın başta olmak üzere çeşitli basın-yayın organları ile Yeni Ortam, Politika ve Evrensel Günlük gazetelerinde çizdim. Tomurcuk Çocuk Dergisi ile Homur Mizah Dergisi Editörlüğünde bulundum. Ayrıca Animasyon çalışmaları, dergi ve kitap kapakları çalışmalarında bulundum. Türkiye karikatürcülerinin tek meslek örgütü olan Karikatürcüler Derneği’nin 1976 yılında Genel Sekreterliği, 1996 yılında da Genel Başkanlığı görevini üstlendim. Uzun yıllar da derneğin denetleme kurulu üyeliğinde yer aldım. Türkiye’de kültür ve sanat hayatının özerkleşmesi çalışmalarında bulunarak Özerk Sanat Konseyi’nde karikatürcüleri temsil ettim. Türkiye’nin Sinema - Plastik Sanatlar - Müzik - Sahne Sanatları - Yazın ve Tasarım alanlarının seçkin ve önemli 82 sanat kuruluşunun birliğinden oluşan Özerk Sanat Konseyi’nin sözcülüğü ile genel sekreterliğinde bulundum. Homur’dan bir grup çizer arkadaşımla beraber karikatürü ilk defa tiyatro sahnesinde canlandırarak dekor olarak kullanılmasını sağladık. Şili’de faşist darbeden kaçanlar için Meksika Karikatürcüler Derneği’nin düzenlediği sergiye katıldım ve geliri mültecilere verilmek üzere düzenlenen kitapta yer aldım. Türkiye’de sinema emekçilerinin yapmış oldukları grevi çizgileriyle destekleyerek grev çadırında ilk karikatür sergisini bir grup arkadaşımla beraber gerçekleştirdim. İngiltere’de geliri Afrikalı aç çocuklara verilmesi için açılan sergi ve albüme katıldım. 1999 Kocaeli – Gölcük Depremi sırasında bir grup arkadaşımla beraber oluşturduğumuz sergiyi İstanbul Tabip Odası tarafından geliri depremde hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin yakınlarına verilmek üzere bir kartpostal albüm yaparak deprem mağdurlarının acılarına merhem olmaya çalıştık. Çekoslovakya’da bir afişim Dünya Sendikalar Federasyonu’nun (D S F) düzenlediği afiş yarışmasında sergilendi ve takvimine alındı. Yunanistanlı ve Türkiyeli karikatürcülerin AB başkenti Strasbourg’da düzenledikleri ‘KOMŞULAR’ konulu serginin Türkiye küratörlüğünü üstlendim. Birçok ulusal ve uluslararası yarışmanın jürisinde yer aldım. Almanya, İngiltere, Türkiye’de kişiler sergiler açtım. 

Ayrıca eserlerim Türkiye başta olmak üzere Almanya, Belçika, Bulgaristan, Fransa, İtalya, İspanya, KKTC, Meksika, Portekiz, İngiltere, İsviçre, Hollanda, Yunanistan, Yugoslavya, Avusturya, Küba, Çekoslovakya, Güney Kore, Japonya vb ülkelerde sergilendi. “ Başka bir dünya için STOP, PANİK-ATAK, Bir Kara KO-MEDYA” adlı üç karikatür albümüm var. Ayrıca bazıları İngilizce dilinde de basılan çocuklara yönelik 17 kitabım bulunuyor. Son kitabım olan  “Bir Kara KO-MEDYA” 2012 yılında KESK’e bağlı Kültür Sanat Sendikası tarafından yayınlandı. (Bir emekçi sendikasının karikatür albümü yayınlaması mizah tarihimiz açısından bir ilk olduğu için ben buna ayrı bir önem veriyorum. 1999 yılında bir grup arkadaşımla beraber Homur  Mizah ve Karikatür Grubu’nu kurdum. Halen grubun adını taşıyan her sayısı ayrı bir sendikadan veya demokratik kitle örgütünden çıkan Homur Mizah Gazetemizin editörlüğüne devam etmekteyim.
Olay: Homur dergisini çıkartma fikri nasıl oluştu? Dergiyi anlatabilir misiniz?
Canol Kocagöz: 1999 yılında basın emekçilerinin yoğun bir şekilde işten atılmaları gündemdeydi. Bu atılmalardan çizerlerde yoğun bir şekilde etkilenmişti. Çizerlerin sınıf için emekten yana mücadele etme gücü ve azmi bize bu dergiyi çıkarma fikri verdi. Ayrıca dergimizin ve bizim de rehberlerimiz olan şimdi hayatta olmayan her zaman saygı ile andığımız mizah için hayatlarını feda eden yazar ve çizer ustalarımız Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ile Mustafa ( Mim ) Uykusuz’ un “Halk İçin Siyasi Mizah” gazetesi anlayışı ile çıkardıkları efsane mizah dergimiz Markopaşa  anlayışının devamı olma kararı Homur’ un ana rotası oldu diyebilirim. Geleneğimizin mizahı üzerine kurduğumuz dergi aynı zamanda geleceğe dönük olmalıydı ve yalnız Türkiye’nin değil dünyanın sorunlarını işleyen bir dergi olmalıydı. Emekten ve işçilerden yana, emekçi halkın yanında olan, çevre sorunlarını işleyen, suyun ticarileşmesine hayır diyen, nükleer santrallara ve HES’lere karşı duran, halkımızın sağlık sorunlarını sağlık emekçileri ile beraber düşünen ve çözüm arayan, madenlerin ve her türlü varlıkların bir avuç sermayedara peşkeş çekilmesini istemeyen, çevre sorunlarını işleyen, TMMOB ile kentsel değişim sürecini işleyen, çalışma hayatında işçilerimizin ve emekçi halkımızın karşılaştığı sorunlarla uğraşan, göç ve göçmenlik sorunu ile barış sorununu ana gündemi yapan, kadınlarımız ve çocuklarımızın derdini dert edinen, hasılı savaşsız ve sömürüsüz bir dünya istemek yolunda mizah yapmak isteyen bir dergi çıkarmak için yola çıktık. Bunu da tek başımıza değil fünyada ve Türkiye’de bu yolda çalışmaya hazır yazar - çizer ve bilim - sanat insanı dostlarımızla yapmaya karar verdik. Ve rotamızı ona göre çizdik. Bu söylediklerime Homur ‘un 17 yılık serüvenin kısa hikayesi diyebiliriz.
  
Olay: Homur`un diğer mizah dergilerinden farkı nedir?
Canol Kocagöz: Homur okuyucuya her şeyden önce kendini şekil, biçim, renk ve sunum olarak farklı olduğunu hissettiriyor. Ama Homur’u diğer mizah dergilerinden kökten ayıran başlıca farkı “İşçi ve emekçi halkımızdan yana mizahi tavrı” dersek hatalı davranmayız… Homur ne günlük gazeteler kadar büyük, ne mizah dergileri kadar küçük,kırık bir boyda. Hakim olan rengi ise fıstık-i yeşil. Gerek rengi, gerek boyutu ve tabii ki esas olarak içeriğiyle, bugüne kadar yayınlanmış ve yayınlanmakta olan mizah dergilerine benzemiyor. Mizah gazetesi Homur, güncel konulara değinen, mücadeleyi esas alan ve muhalif gittikçe artırarak duyurmaya çalışan, bu işleri halkla ve onun örgütlü gücü olan başta sendikalar, meslek odaları, platformlarla birlikte yapan bir dergidir diyebilirim. Homur felsefesinden aldığı güçle kapitalizmin karmaşık, akıl almaz saldırı teorilerine karşı işçi ve emekçilerin mücadelesine hiciv ve mizahı katarak destek ve yardımcı olmaya çalışan bir dergi. Vahşileşen kapitalizmin kirli oyunlarını mizahla teşhir ederken çalışmalarını da mizahın diliyle yaptı. Her zaman bilim ve sanat dünyasıyla beraber olayların üstüne üstüne yürüdü. Sol muhalefetin yalnız Türkiye`de değil, tüm dünyada kabuk değiştirdiği, işçi ve emekçilerin örgütlenmesinin zaafa uğradığı dönemde, Homur`un işçi ve emekçi kitlelerden gelen taleple her geçen gün daha iyiye, daha güzele yönelerek kitlelerin sevgisini kazanması, her sayısında diğer sayısından daha iyi olmaya çalışması, hem Homur`un başarısının, hem de dibe vuran emekçilerin mücadelelerinin yükselişe geçtiğinin göstergesidir diyebilirim. Bu da bize güç ve onur veriyor.Bizim, Homur olarak, yükselen emekçi mücadelesinde karınca kararınca katkımız olduğu düşüncesi de yazar ve çizerlerimizi onurlandırıyor, güçlendiriyor. Şu anda dünyada, işçi ve emekçilerle beraber, bu biçim ve içerikte bir derginin çıkıp çıkmadığını bilmiyorum. Ama Türkiye`de çıkmadığını biliyorum. Ayrıca Homur’u tüm dünyadaki diğer mizah dergilerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri de hayatın içinde örgütlü işçi ve emekçi topluluklarla beraber çıkması. Homur’ un yayınlandığı 17’inci yıl içinde çıktığı kuruluşlara bakarsak gücü ve etkili olduğu çevresini görebiliriz. Sırasıyla çıktığı kuruluşlar aşağıdaki gibidir. Adli Tıp Uzmanları Derneği, Akşehir Nasrettin Hoca ve Turizm Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, DİSK Birleşik Metal- İş Sendikası Genel Merkezi, DİSK Genel Merkezi, DİSK MADEN SEN Genel Merkezi, Günlük Evrensel Gazetesi, Hava- İş Sendikası Genel Merkezi, İstanbul Tabip Odası,    KESK Eğitim Sen Genel Merkezi, KESK Kültür Sanat Sen Genel Merkezi, KESK Tüm Bel Sen Genel Merkezi, Küresel Barış Adalet Koalisyonu, Mavi Ada Sanatevi-İstanbul Gerçeği, NESİN VAKFI, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Genel Merkezi,  TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türk Tabipler Birliği, 78’liler Tükenmez Vakfı Girişimi. Birde Homur’la beraber çalışan, Homur’a güç ve destek olan başlıca kuruluşları da burada saymamızda yarar olacağına inanıyorum. Çekmeköy Gönüllüleri Derneği, D’ART Sanat Galerisi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Kadıköy Belediyesi, Bursa Nilüfer Belediyesi, Redfotoğraf Grubu, Yapı Sanatevi, Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği, TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi, SİNOP Nükleer Karşıtı Platform (SNKP), KESK Eğitim Sen Çanakkale Şubesi.
Olay: Bir mizahçı olarak Türkiye siyasetini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Canol Kocagöz: Bir mizahçı ve Homur çizeri olarak burjuva diktatörlüğünün hakim olduğu Türkiye dahil tüm ülkelerde emekçi sınıflara ve halklara karşı acımasız her türlü hak ihlalleri sürmektedir. Emekçilerin ve halkımızın insanlık hakkı dahil en ufak örgütlenme hakları bile çeşitli şekillerde ellerinden alınmaktadır. Bu da erki ele geçiren sermaye sınıfının alabildiği kadar özgürleşmesine, emekçi sınıflar üzerinde tahakküm kurmasına sebep olmaktadır. İşçiler ve emekçiler hiçbir haklarını isteyememekte ve alamamaktadır. Ayrıca kurdukları ve donattıkları kolluk güçleriyle de en ufak hak taleplerini dahi bastırıp yok etmektedirler. Hepimizin çok iyi bildiği bu siyasi durumun çözümünün ve sermayenin saldırılarının önlemenin tek yolu sermayenin tavrından rahatsız olan tüm politik güçlerin demokratik ve eylem birliğinin toplumun her hücresinde aktif mücadelesinden geçiyor.    
Olay: Özellikle Türkiye`deki mizahçılara yönelik yapılan baskılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Canol Kocagöz: Özellikle Türkiye’de mizah ve mizahçılara yönelik bir baskıyı konuşmaktansa; hepimizin bildiği Türkiye’de genel olarak halkımız, özel olarak basın ve medya üzerine baskıları konuşmakta yarar olduğuna inanıyorum. İç savaşın hakim olduğu bir ülkede özgürlüklerden bahsedilemeyeceği hepimizin bildiği şeydir. Türkiye’nin yarısında zaten bırakın mizahçıları hiçbir özgürlükten söz edemeyiz. Diğer yarısından da kısmi özgürlük diyebileceğimiz sermayenin özgürlüğü vardır. Baskılardan kurtulma konusunda bundan önceki sorunuz üzerine konuştuğumuz konular ve çözümleri sorunuz için geçerlidir.
Burhan Balcı: Günümüzdeki Türkiye ve dünya mizahını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Canol Kocagöz: Günümüzde her şeyin değişime uğradığı dünyada mizahın da uğramadığını düşünürsek hata yapmış oluruz. Dünyada ülke, ulus, coğrafi durum ile gelişmişlik durumu, ülkelerin teknik ve sosyal gelişmeleri ile her türlü yaşam biçimleri mizahlarını da etkilemektedir. Her ülkenin mizahı, gelişimlerine göre sosyal içerik kazanmakla birlikte ülkelerin gelenekleri de mizahı da barınmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de çalışan insanın sorunları ön plana çıkmakta, insanlar söyleyeceği sözü mizah yoluyla söyleme yolunu seçmekte ve bu da mizaha kitlelerle beraber olmak gibi ayrı bir güç vermektedir. Mizahı artık hayatımızın bir parçası olarak düşünürsek yanlış yapmış olmayız. Günlük hayatımızda mizahsız geçen bir anımızın bile olmadığını hemen fark edebiliriz. Ayrıca Charlie Hebdo başta olmak üzere dünyada ve Türkiye’de mizah ile karikatüre yapılan fiziki, hukuki ve sosyal saldırıları da göz önüne alırsak mizahın hangi şartlarda yeşerdiğini ve yaşadığını görebiliriz. Kaba kuvvete, savaşa, ırkçılığa ve kar hırsına tutulmuşların her türlü zulümlerine, yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı olan dünyadakki mizahçılara kısaca çağımızın Nasrettin Hocaları veya Don Kişot’ları diyebiliriz.
Olay: Çanakkalelilere mesajınız nedir?
Canol Kocagöz: Çağımızın Nasrettin Hocası ile Don Kişot’un yolunda giden Homur’u, “homur.blogspot.com” dan izleyerek önümüzdeki günlerde başta altın madeni olmak üzere çevreyi tahrip eden para babalarına karşı siz Çanakkaleli dostlarımızla beraber gerçekleştireceğimiz Homur’un Kazdağı özel sayısına katkı vermenizi istiyoruz. Haberleşme adresimiz homurmizah@yahoo.comdur. Teşekkür ederiz. 

Söyleşi - Burhan Mert Balcı

Hiç yorum yok: