8 Temmuz 2015 Çarşamba

Koç Holding Bildiğimiz Gibi



12 Eylül döneminde Faşist Cuntayla işbirliği yaparak cuntanın kanlı ellerini yalayan, cuntaya paspas olan silah tüccarlığı,savaş tacirliği ve işçi düşmanlığı yapan Koç Holding şimdi de ARÇELİK-LG’de devletin polisini askerini, özel kuvvetlerini işçiler üstüne salarak son olarak 17 işçiyi kapı dışarı atarak sendika seçme özgürlüğüne müdahale suçunu gerçekleştirmiştir. O günden bu güne dek işçi cephesinde pek değişen bir şey yok görüldüğü gibi. Kimsenin bu durum karşısında KOÇ HOLDİNG’e çerez olmayacağına inanıyoruz…

Bu konuda 2007 yılında içinde bulunduğumuz KAMUSAL SANAT LABORATUVARI’nın yayınladığı basın bildirisini dikkatlerinize sunar KOÇ HOLDİNG’le mücadelemizi işçi ve emekçi cephesinin yanında sürdürmeye devam edeceğiz. Duyarlı genel olarak sanat alanındaki arkadaşlarımız ile mizahçı ve karikatürcü dostlarımız bu çağrımıza kulak vereceklerine inancımız tamdır.  

                                         HOMUR MİZAH VE KARİKATÜR GRUBU


Uluslararası İstanbul Bienali 2007 yılından beri Koç Holding’in sponsorluğunda gerçekleştiriliyor.  Bu durum önümüzdeki on bir yıl boyunca da böyle devam edecek. Hatırlayacağınız gibi geçen seneki 11. İstanbul Bienali Bertolt Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera" adlı eserinden yola çıkmış ve Koç hanedanlığı, Türkiye’de yaşayan sanatçılara, “İnsan Neyle Yaşar?” sorusunu sorarak bir çağrıda bulunmuştu.  Sermayenin Brecht’i şefkatle bağrına basması tartışmalara neden olmuş hatta “İstanbul Beğenal, Direnal ve Alternatif Platform” yaratıcı eylemlerle de protesto etmişlerdi. Şimdi bir kez daha, küresel kültür başkenti İstanbul’da 12 Eylül’ün hemen ertesinde aynı sahne yeniden kurulacak.
Herkes yerlerini alsın! Sermaye yaldızlı sanat maskesini takacak. Silah sanayi ve kültür endüstrisinin, finans kenti ve kültür başkentinin tek ve aynı sistemin iki farklı yüzü olduğunu ispat edercesine Koç Holding gururla sunacak: “İsimsiz.”

Açıkçası bu kez de başlık bize biraz korkakça geldi; utanmış da saklanmış gibi, muhbir gibi, itirafçı gibi.
 Bienalin başlığı faili meçhul isimsiz mektupları düşündürdü. Biz de imzası belli, ismi üzerinde sahici bir mektup bulalım dedik. Adı konsun bu işin artık. Okunsun ve hatırlansın. Kültür sanat hamisi babacan sermaye Türkiye’nin ekonomik düzenini kurarken elleri titremeden imzaladı bu mektubu.


Koç Holding’in kurucusu ve sahibi Vehbi Koç’un   3 Ekim 1980’de Kenan Evren’e yolladığı mektuptur:

Yakalanan anarşistlerin ve suçluların mahkemeleri uzatılmamalı ve cezaları süratle verilmelidir. Polis teşkilatı teçhiz edecek  ve onu kuvvetlendirecek imkânlar genişletilmeli, gerekli kanunlar bir an önce çıkarılmalıdır. İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyecek  olan kanunlar asgari hata ile çıkarılmalıdır. Bazı sendikaların Türk Devleti’ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler, göz önünde bulundurulmalıdır. DİSK’in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. Militan sendikacılar bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak davalarını devam ettirmek niyetindedirler. Bu durum bilinerek hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır. Komünist Parti’nin, solcu örgütlerin, Kürtlerin, Ermenilerin, birtakım politikacıların kötü niyetli teşebbüslerini devam ettirecekleri muhakkaktır, bunlara karşı uyanık olunmalı ve teşebbüsleri mutlaka engellenmelidir. Zatıalilerine ve arkadaşlarınıza muvaffakiyetler temenni ediyorum. Emrinize amadeyim. 

Bu mektup sömürü düzeninin kuruluş sözleşmesi, faşist iktidarın protokolü, işçiler, öğrenciler, sanatçılar ve ülkenin tüm ilerici güçleri için idam fermanıdır.
On yıl boyunca bir dize şiiri, bir paragraf romanı, bir muhalif resmi işkencelerde, cezaevlerinde sanatçıların burunlarından fitil fitil getiren bir güç hangi sanata destek çıkar? Sosyal devlet anlayışı gereği sanata, eğitime, sağlığa harcanması gereken paralar, şişirme operasyonlarla dağları taşları bombalayarak harcanırken devletin savunma ihalelerini alan bir firma neden biz sanatçılara sponsor olur? 90’lı yıllarda yapılan bir araştırmaya göre devletle işbirliği içinde olan büyük sermaye gruplarına borcu olmayan insan yokken, hatta bu holdinglere borçlu çocuklar doğmuşken, Koç hanedanlığı bu dikensiz gül bahçesinde neden sanat ve sanatçıya sponsor olur?

Unutturmak iktidarın en büyük silahıdır. Ama biz o isimleri hiç unutmadık. Ne insanca yaşamak için bedel ödeyenleri ne de yaşamı pazarlamak için can alanları.
   
Gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için, üzerindeki yaldızı çekinmeden KAZIYINIZ. Göreceğiniz bu ülkenin geçmişi, bugünü ve geleceğidir.
                                   Kamusal Sanat Laboratuvarı 



Hiç yorum yok: