10 Aralık 2008 Çarşamba

HOMUR'UN DÜNÜ BUGÜNÜ

Mizah ve karikatür gazetesi Homur, DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası gazetesiyle birlikte dağıtılacak Kriz adlı bir dergi çıkartıyor. Karikatürist Canol Kocagöz, Homur’un dününü ve bugününü soL Haber'e anlattı.
soL (HABER MERKEZİ) Elimizde büyük boy bir gazete var. Ne günlük gazeteler kadar büyük, ne dergiler kadar küçük. Üstelik tek renkte hazırlanmış: fıstık yeşili. Gerek rengi, gerek boyutu ve tabii esas olarak içeriğiyle, bugüne kadar yayınlanmış ve yayınlanmakta olan mizah dergilerine benzemiyor. Mizah gazetesi Homur, güncel konulara değinen, mücadeleyi esas alan ve muhalif sesini gittikçe yükselten tavrıyla, dünyanın çeşitli bölgelerinden yazar ve çizer kadrosunun da desteğiyle alışılmışın dışında bir işi başarıyor.
Krizdeyiz, Kriz’leyiz
Homur mizah gazetesi, şimdi bir başka fark yarattı ve krizin de dergisini çıkardı. Gündem konularını işlemedeki başarısını yeni dergiyle tekrarlamayı hedefleyen Homur, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın gazetesiyle birlikte dağıtılacak yeni dergisinin adını da, güncele ilişkin hayli hararetli bir başlıkta seçmiş: Kriz…İlk sayısı 15 bin adet basılan derginin kapağında, çöken ABD emperyalizminin dilenmesini karikatürize eden İlker Ekici’nin çizgisi ile logoda Dinçer Pilgir’in çizgisi yer alıyor. Dergide ayrıca, Birleşik Metal-İş Sendikası imzalı, “Krizler ve Kerizler” adlı, krizi yorumlayan yazıyla, Savaş Ünlü’nün hazırladığı “Dert Babası” köşesi ve Canol Kocagöz ile Mustafa Yıldız’ın karikatürleri bulunuyor.Arka kapakta, Aziz Nesin’in krizi muhteşem bir şekilde anlatan “Fareler Birbirini Yer” adlı öyküsünü Devrim Demiral canlandırıyor. Küçük Busch, Conderella Rice, Obama, Prof. Dr. Akildane Herzekar, McCain’in ilginç fotomontajlı fotoğrafları ve Mustafa Yıldız’ın karikatürü de derginin ilk sayısına renk katan öğelerden birkaçı. Birleşik Metal-İş Sendikası gazetesinin eki olarak gazeteyle birlikte dağıtılacak olan Kriz’in birinci sayısını Homur Mizah ve Karikatür Grubu adına Atay Sözer, Canol Kocagöz, Devrim Demiral, Dinçer Pilgir, Emre Bakan, Ferit Turan, İlker Ekici, Lütfü Çakın, Muhammet Tunçsan, Mustafa Çalıkoğlu, Mustafa Yıldız ve Savaş Ünlü hazırladılar. Kriz’in hazırlık ekibinde yer alan ve Homur mizah gazetesinin öncü çizerlerinden olan karikatürist Canol Kocagöz, Homur’un dününü ve bugününü değerlendirdi.
Röportaj: Arzu Kayhan
Homur Türkiye’deki ender çalışmalardan biri. İlk gününden bugüne değerlendirmek isterseniz, Türkiye’deki yeri bakımından neler söylersiniz?
Canol Kocagöz: Homur, bu özelliğini birçok ilkleri bağrında taşımasından alıyor. Her şeyden önce kendini okuyucuya şekil, biçim, renk ve sunum olarak diğerlerinden farklı olduğunu hissettiriyor. Ama Homur’ u diğer mizah dergilerinden kökten ayıran başlıca özelliği, mizah anlayışından kaynaklanıyor. Türkiye’de şu anda yayınlanan mizah dergilerinin görüşlerinden farklı olarak, Homur, şimdi hayatta olmayan mizah ustalarımız yazar Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ile karikatürist Mustafa (Mim ) Uykusuz’un çıkardıkları efsanevi “Markopaşa” mizah gazetesinin, “Halk İçin Siyasi Mizah Gazetesi” ilkesini çıkış ilkesi olarak aldı.Homur felsefesinden aldığı güçle kapitalizmin karmaşık, akıl almaz saldırı teorilerine karşı işçi ve emekçilerin mücadelelerine hiciv ve mizahın her biçimiyle destek ve yardımcı olmaya çalıştı. Vahşileşen kapitalizmin kirli oyunlarını mizahla teşhir ederken çalışmalarını da mizahın diliyle yaptı. Her zaman bilim ve sanat dünyasıyla beraber olayların üstüne üstüne yürüdü. Sol muhalefetin yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada kabuk değiştirdiği, işçi ve emekçilerin örgütlenmesinin zaafa uğradığı dönemde, Homur’un işçi ve emekçi kitlelerden gelen taleple her geçen gün daha iyiye, daha güzele yönelerek kitlelerin sevgisini kazanması, her sayısının diğer sayısından daha iyi olması, hem Homur’un başarısının, hem de dibe vuran emekçilerin mücadelelerinin yükselişe geçtiğinin göstergesidir diyebilirim. Bu da bize güç ve onur veriyor.Bizim, Homur olarak, yükselen emekçi mücadelesinde karınca kararınca katkımız olduğu düşüncesi de yazar ve çizerlerimizi onurlandırıyor, güçlendiriyor.Şu anda dünyada, işçi ve emekçilerle beraber, bu biçim ve içerikte bir derginin çıkıp çıkmadığını bilmiyorum. Ama Türkiye’de çıkmadığını biliyorum.
Homur her sayısında farklı örgütlerle birlikte çalışıyor. Bu örgütlerden Homur’a aktarılan deneyimi değerlendirir misiniz? Karşılıklı alışveriş bakımından böyle bir çalışmanın ne tür sonuçları oluyor?
Homur 1999-2000 yılında bir yıl boyunca, mizah dergileri boyutunda ve haftalık olarak, Günlük Evrensel gazetesine Cumartesi günleri ilave olarak çıktı. Gazete kapatılınca daha sonraki boyutuyla çeşitli demokratik örgütlerle ortak çalışmalar yaparak gazetemizi çıkarttık. Homur bu anlamda çok geniş kitlelere ulaştı. Bunlara birkaç örnek vereyim.DİSK Dev-Maden Sen için Bolu Mengen’de direnişte bulunan 60 işçi için çıktık. Bolu köylerinde bakkallarda ve işçilerin yerleşim alanlarında sendika Homur’u dağıttı. 1. Körfez Savaşı sırasında DİSK Genel Merkezi için çıktık. DİSK üyeleri savaşa karşı mitinglerde ve toplantılarda dağıttı. 1 Mayıs’ta Türk-İş ‘e bağlı Hava-İş Sendikası’yla çıktık. Hava-İş üyeleri gazetemizi meydanlarda dağıttı. Aziz Nesin Vakfı için büyük mizah ustamız Aziz Nesin’in doğum yıldönümünde Homur’u çıkararak etkinliklerde dağıttık. KESK’e bağlı Eğitim-Sen için çıkardığımız ve 30 bin adet basılan Homur, Edirne’den Kars’a kadar tüm okullara gönderildi. NATO’nun Türkiye’de yaptığı toplantılara karşı çıkarılan Homur, DİSK’e bağlı Birleşik-Metal-İş Sendikası tarafından NATO karşıtı gösterilerde meydanlarda dağıtıldı.12 Eylül’ün yıldönümünde, aynı günde iki örgüt için ayrı ayrı çıkardığımız 12 Eylül özel sayısı, 78’liler Vakfı ve Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından etkinliklerde ve mitinglerde dağıtıldı. Bu sayı, Türkiye de 12 Eylül için çıkarılan ilk mizah dergisi olması ve ayni gün aynı konuda çıkarılan iki dergi olması bakımından bir ilkti. Irak’a yapılan sınır ötesi harekâtlar sırasında çıkardığımız Homur’u, Küresel Barış Koalisyonu (BAK), savaş karşıtı mitinglerde İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerde dağıttı. Birleşik-Metal-İş Sendikası’ndan çıkardığımız pek çok sayımız oldu. Tekellere karşı özel sayı, 15-16 Haziran yıldönümünde çıkan sayı, barış sayısı, 1 Mayıs sayısı, Genel Sağlık Sigortası'na karşı sayı ve suyun özelleşmesine karşı çıkan sayımız buna örnek verilebilir. Diğer mizah dergilerinden farklı olarak, biz, gazetemizi hazırlarken o sayının ağırlıklı konusuyla ilgili olarak uzmanlardan, üniversite hocalarından ve öğretim üyelerinden açıklayıcı, dergide dikkat çekmemiz gereken konunun önemli yerleri hakkında bilgi ve öneriler alıp, önemli gördüğümüz yerleri mizahlaştırmaya çalışıyoruz. Böylelikle dergideki yazıları ve çizgileri mümkün olduğunca yüzeysel işlememeye gayret ediyoruz. Bu çalışmalar tüm sayılarımızda ayni şekilde yürütüldüğü için Homur’un yalnız işçi ve emekçiler için değil, entellektüeller için de özel bir değeri olduğuna inanıyoruz.
Kitle örgütleriyle çalışmanın zorlukları oluyor mu? İşçilerin tepkileri nasıl?
Olmaz mı! Türkiye’de örgütlerin tümüne yakını, basın mutfağını dışarıya çıkarıp yapacakları çalışmaları piyasa ajanslarına havale ettikleri için, bizimle çalışmalarını daha yükseklere çıkaramıyorlar. Bu da hem üyelerini basın çalışmalarının içine sokamıyor, hem de bizim gibi çalışan kurumların çalışmalarına set çekiyor. Yoksa her sanat alanında işçi ve emekçi örgütleriyle çalışacak, üyelerini yaptıkları sanatsal çalışmalar içine sokacak birçok kadro olduğuna inanıyor ve biliyorum. Birlikte gazete hazırladığımız işçi ve emekçi örgütlerinin üyeleri de Homur’u gördükçe, kendi yaptıkları mücadelenin uluslararası emek mücadelesinin bir parçası olduğu ve piyasa mizahı dışında da kendilerinden yana bir mizah yapılacağını görüyor ve Homur’ a sahip çıkıyorlar.Homur bağımsız hareket edebilen bir mizah gazetesi. Ama çalıştığımız demokratik kitle örgütleri ne kadar bağımsızsa, biz de o kadar bağımsızız. İşçi ve emekçi kuruluşlarının belli iç dengeleri var. Biz de o iç dengeleri korumak zorundayız. “Biz bağımsızız, istediğimiz her şeyi yazabiliriz çizebiliriz” diyemeyiz. Ama bilimsel çalışmaları aynen vermeye ve arkasında durmaya gayret ediyoruz. Çalıştığımız örgütün çalışmalarına müdahale etmeyecek kadar da deneyimliyiz. Kadrolarımız içinde uzun yıllar sendikalar içinde görev yapmış arkadaşlar, bilim insanları, üniversite öğretim görevlileri, öğretmenler, yazarlar çizerler ve diğer sanatçı arkadaşlarımız var. Bu da bizim mizah gazetesi olarak deneyim gücümüzü oluşturuyor.BMİS, işçilerle en sıcak ilişkimizin olduğu sendikalardan biri diyebiliriz. 1980 öncesinde, DİSK’in ve Disk’e bağlı Maden-iş Sendikası’nın Genel Başkanı, BMİS’in de onursal başkanı Kemal Türkler’in karikatüre ve karikatürcülere verdiği değer, bizi BMİS’e daha çok bağlıyor diyebilirim.Dergimiz şu anda basıldığı yere bağlı olarak 15 ile 30 bin arasında basılıyor ve dağıtılıyor. Hedef kitlenin evlerine kadar giriyor ve sonunda elimizde bir önceki sayıdan arşivde saklayacak kadar kalıyor.Türkiyenin saygın, mücadeleci işçi ve emekçi örgütleri ile çalışarak oluşturulan Homur mizah gazetesi, burjuva basınına karşı bulunan alternatif bir gazetecilik olayıdır dersem abartmış olacağımı zannetmiyorum. Türkiye’nin önemli iletişim hocası ve yazar sayın Hıfzı Topuz’un, Homur’u görüp inceledikten sonra söylediği “bu hınzırca fikri kim buldu?” sözü, Homur’da yazan ve çizenler için söylenecek en anlamlı cümledir diyebilirim.
Homur uluslararası anlamda da karikatüristlerle iletişim halinde. Homur’u yurtdışında takip edenler, katkı koyanlar ve bu çalışmanın uluslararası boyutu hakkında değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Homur’da mizahın çizgi dili olan karikatürün uluslararası temsilcileri de yer alıyor. Başta KKTC’den arkadaşlarımız Hüseyin Çakmak, Musa Kayra, Mustafa Tozaki, Yunanistan’dan Bas Mitropoulos sürekli kadromuz içinde. Yine zaman zaman çizen Almanya’dan, Norveç’ten, Ukrayna’dan, Bulgaristan’dan ,İşviçre’den, Berezilya’dan karikatürist arkadaşlarımız var. Homur Evrensel’in eki olarak çıktığı dönemde bir yıl sürekli olarak Avrupa’da bayilere çıktı. Şimdi de isteyenlere, ilişkide olduğumuz sendikalara ve karikatür ve mizah müzelerine gönderebiliyoruz.Uluslararası çalışmalar anlamında birçok sergi açtık. Dünya emekçilerinin başlıca sorunu olan küreselleşmeyle ilgili bir sergimizi “Küreselleşme=Köleselleşme” başlığıyla Almanya’da iki yerde, İngiltere’de üç yerde sergileme imkanı bulduk.
Bu sergiler daha sonra Türkiye’de de açıldılar değil mi?
Konular güncel olunca, sergilerin içindeki karikatürler biçim değiştirerek ve çoğalarak devam ediyor. Küreselleşme=köleselleşme sergisi, Türkiye’de şimdiye kadar İstanbul’da üç yerde, İzmir’de dört yerde, Tekirdağ’da, Çorum’da, Aydın Kuşadası’nda açıldı. Başka sergilerimiz de oldu.17 Ağustos 1999 depreminden sonra, İstanbul Tabip Odası için hazırladığımız sergi Gölcük, İstanbul, İzmit, Konya Akşehir’de sergilendi. Serginin karikatürleri yeni karikatürlerle desteklenerek her yıl 17 Ağustos’ta, çeşitli yayın organlarında ve demokratik kitle örgütünde sergileniyor. Serginin Kocaeli Belediyesince bir kitabı yayınlandı, ayrıca sergiden oluşturulan 17 kartpostallık bir demetten oluşan post-kart, İstanbul Tabip Odasınca geliri depremden zarar gören sağlık emekçilerine yardım amacıyla dağıtıldı. Homur yazar ve çizerleri 17 Ağustos depreminde aktif olarak yardımlara katıldı. Hatta o sırada ABD’de bulunan çizer arkadaşımız tarafından organize edilerek, deprem bölgesine dört adet diyaliz makinesi gönderildi. Biz de onları İstanbul Tabip Odası kanalıyla SSK’ya teslim ettik. Ayrıca 200 kutu ameliyat malzemesinin de deprem bölgesindeki hastaneye gönderilmesini sağladık.ABD’nin Irak’a yaptığı 1.Körfez harekatı sırasında, savaş karşıtı sergiler organize ettik. İlki DİSK genel merkezinde, Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı’yla beraber, “Savaş Bizden IRAK olsun” karikatür sergisiyle, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde “U.S.Andık” karikatür sergisini açtık. Bu sergi ayrıca İzmir’de Selçuk’ta sokak sergisi olarak açıldı.Ayrıca 11 Eylül’de, Salvador Allende’yi devirerek Halk Cephesi iktidarını yok eden Şili faşist generallerince öldürülen, Şili Komünist Partisi üyesi Karikatürcü S. Nattino ile 12 Eylül rejimine giderken kaçırılarak öldürülen, Gırgır Mizah Dergisi ve Politika gazetesi çizeri İbrahim Güngör’ü kaçırarak katleden faşist ülkücü katillerinin bulunması için çağrımızı devam ettirdik. Çizer arkadaşlarımızın Homur’da yaşatılması ve hesaplarının sorulması için talebimizi tekrarladık. Ayrıca gerici katillerce 2 Temmuz’da Sivas’ta yakılarak öldürülen karikatürcü Asaf Koçak’ı da anarak hatırlattık.Bizim mizah anlayışımızın temeli olan Markopaşa Mizah Gazetesi kurucuları Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ile Karikatürcü Mustafa (Mim) Uykusuz’un eserleri ile anılarını okuyucu kitlemize hatırlatmak ve yeni genç insanlara tanıtmayı en büyük görev edindik. Ayrıca Türkiye’nin yargısız infaza uğrayan ilk mizahçısı Sabahattin Ali’nin hesabının sorulması için, basın yayın yoluyla çeşitli çağrılarda bulunduk. Yazar ve çizer örgütleriyle sanat dünyasının dikkatini bu konuya çekmeye çalıştık. Hâlâ da çalışıyoruz. Çözülünceye kadar da bu çabamıza bıkmadan, usanmadan devam edeceğiz. Biz Homur Mizah Gazetesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin yargısız infaza giden ilk mizahçısı olan Sabahattin Ali’nin dosyası açılmadan, üzerindeki karanlık perdeler ortadan kaldırılmadan derin devletin birçok infazının gündeme gelmeyeceğini, bu cinayetin demokrasinin önünü kapayan engellerden biri olmaya devam edeceğini iddia ediyoruz.
Homur emekçiye ve onun sorunlarına eğiliyor, emekçiyle el ele çalışıyor. Peki Homur’un daha geniş kitlelere tanıtılması açısından basınla ilişkileri nasıl gidiyor?
Basın ve medyanın tekelleşmesi, yerli veya yabancı sermayenin eline geçmesiyle şirket haberleri gazetesi şeklini alan basın organları, AKP yanlısı sermayenin aldığı ve hükümetçe beslenen gazetelerin parti ajansı gibi çalışması, basın ve medya dünyamızı haber yapamayan, eğlence veya dedikodu temeline dayanan haber bültenleri şekline çevirdi. Bunu yaparken bizim gibi işçi ve emekçilerden yana tavır koyan gazete ve dergileri de yok saymak mantığıyla hareket ettiler. Konuyu can alıcı bir yerinden yakalamışsanız, bunu hafifletecek hatta sulandıracak şekilde sunma, başlıca görevleri oldu. Yaptığımız işin haber değerini bilen ve haberi vermek isteyen muhabir arkadaşımız veya haber ajansı, eğer konu gazete ortaklarına dokunmuyorsa bir şekilde haberi gazetesinde veya ajansında geçebiliyor. Yoksa ne sizin haberinizle ilgileniyor ne de yaptığınız iş onu ilgilendiriyor. Sonuç olarak antiemperyalist ve antikapitalist basının ve medyanın başına gelen her türlü sansür ve hiçe sayma, Homur’un da başına geliyor ve daha geniş kitlelere ulaşması engelleniyor.Ama Homur mizah gazetesi çıkmasını bildiği gibi, dağıtımını da gerçekleştirerek daha geniş kitlelerle kucaklaşma şansına erişecektir. Cumhuriyet gazetesinde Homur mizah gazetesini tanıttıktan sonra sonuç olarak kısaca şöyle denmiş. “Homur’u boşuna aramayın bulamazsınız. Ama Homur mutlaka sizi bulur.
”Yine de Homur’a ulaşmak isteyecekler için bir iletişim adresi verelim.
adresinden de Kriz'i okuyabilirler.

Taksim 5 Kuruş Cafe'de yapılan ilk Homur toplantısı


Hiç yorum yok: