31 Ocak 2024 Çarşamba

Canol Kocagöz: Yarım asırlık çizgiler

 

Söyleşi: Mazlum Vazek

Canol Kocagöz, Çizginin Dili-50’inci Yıl Seçkisi, Yazılama Yayınları

-Sayın Kocagöz, çizgiyle buluşmanızın üzerinden 50 yıl geçmiş. Elimizdeki kitap yarım asrın bir panoraması var. Kitapta ayrıca sanatınıza tanıklık eden dostların yazıları da yer alıyor. Öncelikle ne hissediyorsunuz size dair böyle bir çalışma karşısında?

Sevgili Mazlum, benim çizgiyle haşır neşir olmaya başlamam 50 yılın üzerindedir ama seçkiyi Karikatürcüler Derneğine giriş yılım olan 1973 yılını kıstas aldık. Yukarıda ki kıstasları göz önüne alıp 50 yıllık seçkiye karar verip bu ekonomik şartlarda güzel bir albümümü hayata geçiren Yazılama Yayınlarına ve emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Ayrıca karikatür ile toplumsal mücadeleyi birleştiren çizgi yolculuğuma tanıklık ederek kaleme alan dostlarımın yazıları ile yayınlanan kitabım bana ayrı bir güç ve onur verdi.

-Kitaptaki seçkide Türkiye’de işçi sınıfı mücadelesi başta olmak üzere tüm toplumsal mücadelelerinin kesitlerini yazılar ve çizgi üzerinden görebiliyoruz. Sizin bu çalışmalarınız bugüne kadar toplumsal mücadelenin belleği sayılabilecek kurumlarda, vakıflarda korundu mu? Durum nedir?

  Bazı kurumlarda, odalarda ve sendikalarda korundu. Hatta bazı çizgiler “Bir Kara Komedya” isimli kitabım KESK Kültür Sanat Sendikası, “Çizgilerle Sınıflar Tarihi” DİSK Birleşik Metal İş Sendikası, “Çizginin Dili” Yazılama Yayınların (Biliyorsunuz Yazılama Yayınları işçi sınıfının partilerinden birinin yayınevi) dan yayınlandı. Ayrıca her kesin bildiği gibi darbeler ve anti demokratik uygulamalarla geçen yıllarda çizdiğim bazı çizgiler insanlar gibi faili meçhule uğrayarak yok oldu.          

-Sizin karikatür serüveninizde Homur dergisinin özel bir yeri var. Özellikle çevre, tarihî alan koruma mücadelesiyle ilgili dosyalarınızı hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığınızda çevre mücadelesiyle ilgili bu sanatsal birikim sizin için neyi ifade ediyor         

 Evvela Homur hakkında şunu belirterek sorunuza cevap vermek isterim. Homur Mizah Dergisi diğer mizah dergilerinden farklı olarak başlıca ilkesini işçi sınıfından ve emekçilerden yana olmak olarak belirledi ve 25 yıldır da sürdürüyor. Çevre mücadelesini de sınıf mücadelesinden ayrı düşünemeyeceğiz den Hamur’un ilkeleri içinde sayabiliriz.                   Bir kentsel dönüşümü, depremi, ormanlarımızın yok edilmesini, maden yasasını, tarım da ata tohumu sorununu, tarımda kooperatifleşme çalışmalarını, nükleer santrallara karşı gibi mücadelelerin sınıf mücadelesinden ayrı düşünemediğimiz den dergimizin rotasında çevre mücadelesinin bizler için özel bir yeri ver.   

-Bu arada kitaptaki çizgilerde belirgin bir şekilde antiemperyalist, darbe karşıtı, işçi sınıfı yoldaşı bir tutum görüyoruz. Politik mücadeleyi sözle değil de çizgiyle vermek herhalde başka türlü bir düşünüş ister. Pekiyi, bugüne kadar sizin çizgileriniz içinde bu mücadeleye dair en çok öne çıkanları hangileri? Sanırım kitaba da aldınız…

 Sevgili Mazlum biliyorsun tüm yaşantım emperyalizmle mücadele içinde ve işçi sınıfı ile sanat hareketinin örgütlenmesi ve birleştirilmesi çalışmaları içinde geçti. Yirmi dört saatim sanat, siyaset, politik örgütlenme ve sorunları ile geçince beslenme kaynağımda haliyle bu olacaktı. Başka bir şey düşünülmezdi. Ayrıca çizgiye başladığım günden beri karikatürü işçi sınıfı hareketi ile birleştirmekti. Düşündüğüm bazı şeyleri gerçekleştirdim. Ama daha bir çok adımlar atılması gerekiyor. Bu da hem işçi hareketinde hem de sanat hareketinde bazı anlayışların değişmesi gerekiyor. Ama her türlü engellemelere rağmen ilerici anlayış büyüyerek daima ileriye gidiyor. İçinde bulunduğum işçi sınıfının öncü hareketinin politik görüşü ve çalışmaları bana çok şey öğretti ve çizgilerimin beslenme kaynağı oldu.

Yazılama Yayınlarından yeni çıkan “Çizginin Dili” Kitabım 50 yıllık bir seçki. Çeşitli dönemlerde çizdiğim karikatürlerden oluşuyor. Tabii ki öne çıkan en önemli çizgilerim var. Sayabileceğim öne çıkanlar. Türkiye’de birçok çizer arkadaşımın ilgilenmediği işçi sınıfı partisi ile partisinin örgütlenmesi çalışmalarına yardımcı olmak için ürettiğim karikatürler. Çocuklarımızı ateşe atan, savaşları yaratan, ülkemizin başına bela olan gladyo gibi cinayet şebekelerini kurarak birçok insanın katledilmesine sebep olan NATO askeri paktı. İşverenlerin iştahını kabartan kentsel dönüşüm ile ona bağlı olarak öncelikli olarak deprem, ülkemiz insanlarını diken üstünde yaşatacak Nükleer santrallar, antiemperyalist mücadele için çizdiğim çizgiler ve son olarak Ortadoğu’daki devamlı yok edilmeye çalışılan, yerinden yurdun edilen Filistin halkı için çizdiğim karikatürleri sayabiliriz. Ayrıca bazı dönemlerde yaptığım dergi kapakları ile barış ve 1 Mayıs afişi ile yaşamımda öne çıkan çalışmalardan fotoğraflarda “Çizginin Dili”n de yer aldı.

 

-Çizgileriniz içinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili olana da rastladım. Kadınlar çizgileriniz konusunda neler söyledi? Bir de, kadın mücadelesini kadın sanatçıların anlatması gerekliliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Çünkü pek az kadın çizer tanıyorum…

  Kadınların erkeklerden daha ağır yükler taşıdığına inanıyorum ve kadın hareketine desteğim elimden geldiğimce yapmaya çalışıyorum. Bu da çizgilerime yansıyor. Kadınlardan bu konuda çizgilerime olumsuz bir görüş şu ana kadar görmedim. Hatta destek gördüm. Homur Mizah Dergisinde az da olsa başarılı kadın çizerlerimiz var. Işıklar içinde yatsın değerli çizerimiz Asuman Küçükkantarcı (Korona salgınında kaybettiğimiz ), Aslı Alpar, Ayten Köse, Nevin Elitez,  Hülya Erşahin ile Homur’a arada sırada çizen bazı kadın çizerlerimiz var. Ülkemizde küçümsenmeyecek ölçüde  başarılı kadın çizer arkadaşlarımızı görüyoruz. Daha da artacağını ümit ediyorum.

-50 yılı bulan birikiminizle ülkemizde karikatüre dair gelecekte ne görmek istersiniz? Şunu da soruma eklemek isterim: 50 yıldan bugüne sanatınızın geleceği konusunda umduğunuz yer neydi? Şu anki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

  Karikatür sanatını mizahtan ayrı düşünemeyiz. Onun için karikatür ve mizah her gün başka biçim ile kılıklara bürünüyor, bürünecek. Hem öz bakımından hem de artistik olarak şeklinin de biçiminin de değişeceğine inanıyorum. Daha önce ki yıllarda Karikatürcüler Derneği genel kurulunda arkadaşlarıma ileride çizginin nasıl olacağı üzerine hayallerimi anlatırken o yılların teknik imkanları bugünlerde çizerlerin kullandıkları malzemeler yoktu yeni araçlar geldikçe çizgide de yeni yeni teknikler ortaya çıktı. Bilim ve teknoloji de ki gelişmeler mizah anlayışımızı ve çizginin tadını da çeşitlendirdi. Ona bağlı olarak mizahın dili de farklılaştı. Karikatürlerin hologramlarla (bu ismi ve tekniği şimdi biliyoruz) yanımızda oynayabileceğini söylediğim zaman çoğu arkadaşlar garipsediler bazı çizer dostlarımda bana gülmüşlerdi. Ama şimdi hologramla bir çok müzik grubu konser veriyor hatta 2015 yılında İspanya’da kamusal alanda  ilk defa gösteri yasaklarını Hologramlı 1 Mayıs gösterisi ile deldiler ( TRT akademi Cilt 01 sayı 2 Temmuz 2016  Fırat Osmanoğlu Gazi Üniversitesi  İletişim Fakültesi -Ankara makalesi ). Sanat insanları genel olarak dünyada özel olarak ülkemizde sanat ile sanat insanlılarına yapılan baskıları bilim, teknoloji ve sanatla çözeceğine inanıyorum. Soruna daha çok şey ekleyebilir aktarabilirim ama konuyu uzatmadan sorunun başka bölümü olan olan kısmına geçmek istiyorum.                                                                                                             50 yıllık çizgiyle dansıma gelirsek geldiğim yeri belki benim dışımda da değerlendirmek gerekiyor. Ülkemizin geçirdiği anti demokratik uygulamalar ile sansürleri göz önüne almamız daha doğru olacaktır. Askeri ve sivil darbelerle halkımızın üzerine gelen kara bulutlar ile anti demokratik uygulamaları hala yaşıyoruz. Bu durum halkımızın toplumsal ilerlemesini ve demokrasisini baskı altına aldı. Çizer arkadaşlarım ve sanat insanları ile beni de fazlasıyla etkiledi. Çizdiğimiz alanlar daraldı.                            


Hiç yorum yok: