15 Mart 2021 Pazartesi

İLK İŞÇİ FİLMİMİZ: KARANLIKTA UYANANLAR



Yönetmeni Ertem Göreç’i yeni kaybettiğimiz 1964 yapımı “Karanlıkta Uyananlar” filmi birçok ilki ve önemli ismi bir araya getiriyor. İlk işçi filmi, grev konusunun işlendiği ilk film, kadroda gerçek işçilerin yer aldığı ilk film gibi ögelerin yanında Vedat Türkali, Ertem Göreç, Lütfi Akad, Beklan Algan, Ayla Algan, Oğuz Aral, Nedim Otyam, Kemal Türkler gibi isimler de bu filme bir yerinden katkı sunmuşlardır. Bir dip not bu arada Gırgır Dergisi’in efsane kurucusu Oğuz Aral’ın da bir rolü vardır ve eşi oyuncu Tolga Tigin’le burada tanışıp evlenmiştir.

Filmin yapımcılarından usta yönetmen Lütfi Akad, “Işıkla Karanlık Arasında” isimli anı kitabında bu filmle ilgili ilginç çok bilgiler verir.

Vedat Türkali’nin senaryosunu yazdığı film bir boya fabrikasında geçer; işçi direnişleri grevler filmin ana temasını oluşturur. Mekân olarak kullanılmak üzere mevcut boya fabrikalarıyla görüşmeler yapılır.

Önce gayet iyi karşılanırlar, çaylar kahveler ikram edilir ancak “direniş”, “grev” sözcüklerini duyduklarında hemen paniğe kapılıp, yan çizerler. Herhalde fabrikatör Hulusi Bey’in oğluyla fakir işçi kızın aşkının çekileceğini sanmışlardır.



Sonunda Merbolin Boya fabrikası yöneticisiyle yaptıkları görüşmede olumlu bir yanıt alırlar. Çekime izin çıkmıştır. Ancak adam, kendi işçilerinin filmde kesinlikle oynamayacağını, üretimin aksamasının mümkün olmadığını söyler. İşçiler olmadan da filmin çekilmesi olası değildir.

İşte tam burada önce Sine-Sen sonra da DİSK devreye girer. Lütfi Akad o günleri şöyle anlatır:

Kemal Türkler


Mecidiyeköy'de bizim bahçede bir toplantı yapıyoruz. Beklan Algan, Vedat Türkali, Kemal Türkler, Ertem Göreç, DİSK'in eğitim bölümü sorumlusu, Lastik İş Sendikası temsilcisi... Daha başka kimse var mıydı anımsamıyorum gören duyan olsa bir işçi hareketi hazırlanıyor sanacak. Uzun konuşmalar oluyor, planlar yapılıyor, kaç işçi gelecek, nasıl gelecek, yemek sorunu nasıl çözülecek... Sendikacılar bu gibi toplu hareketlerin uzmanı, soruları onlar döküyor ortalığa, biz sinemacılar ise ancak birini karşılıyoruz bu soruların; kaç kişiye gereksinim duyduğumuzu, sonra saat kaçta ve nerede olacakları gibi iki önemsiz soruyu da karşılıyoruz.  Sendikacılar artık soru sormuyorlar; anlıyorlar ki, tüm sorunu çözmek onlara kalmış. İstenilen işçi sayısından fazla işçi servis araçlarıyla istenilen gün ve saatte kumanyalarıyla birlikte gelecekler. Film disiplinine uygun sekiz saat mesai yapacaklar, her türlü kışkırtma hareketine karşı güvenlik tedbirlerini de kendileri alacaklar...”

Gerçekten de işçiler kalabalık işçi sahnesi için, söz verildiği üzere kendi güvenlik tedbirlerini alarak fabrika önüne gelirler. Ancak bir sorun vardır. Hava film çekmeye uygun değil, ince bir yağmur yağmaktadır. Ertem Göreç, o kadar emek boşa gidecek diye çok üzülür ama işçiler, “Üzülmeyin, biz gene geliriz, istediğiniz kadar kalırız” diyorlar. İşçiler sözünü tutarlar, gelirler ve sahnenin çekimi bitinceye kadar özveriyle çalışırlar. Ve sinema tarihimizin en önemli işçi filmi 64-65 sezonunda gösterime girer sonuçta çok iyi bir gişe yapar.

 Atay Sözer





1 yorum:

birol çün dedi ki...

Teşekkürler Homur,çok güzel bigiler edindik..