15 Şubat 2021 Pazartesi

Toplum ne kadar özgürse karikatür de o kadar özgürdür

 

SÖYLEŞİ: Onurhan Alpagut

Canol Kocagöz, Homur Mizah Dergisinin Editörlüğünü yapıyor. 1999’da yayınlanan ilk sayı ile birlikte bu derginin ekibinde yer alan usta çizeri mücadeleci kimliği ile tanıyoruz. 1970’de başlayan Karikatür ile macerasını aralıksız sürdüren Kocagöz, tam 51 yıldır çizmeye devam ediyor. Birçok gazete, dergide eserleri yer bulan usta kalem ulusal ve uluslar arası birçok karma sergiye katıldı. Birçok afiş, dergi ve kitap kapakları da bulunan sanatçı, Türkiye karikatürcülerinin tek mesleki örgütü olan Karikatürcüler Derneği’nin 1976’da genel sekreterliğini, 1996’da genel başkanlığını üstlendi. Ömrünü karikatüre adayan Canol Kocagöz’le mizah ile geçen yıllarını ve günümüzde karikatürü konuştuk.


Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Karikatür ile nasıl tanıştınız, ilk profesyonel anlamda çiziminiz ne idi nerede yayımlandı?

Çal/Denizli’ de 1949’da doğdum. Babamın memur olması sebebiyle Anadolu’yu dolaştıktan sonra gelişim dönemim İstanbul’da oldu. Çocuk yaşlarda daha okula gitmediğim dönemlerde babamın okuduğu gazetelerden yaratıcısı Chic Young’sın Türkiye’de adı Fatoş ile Basri olan “Bönde”, yaratıcısı George Camus’un Türkiye’de adı: Güngörmüşler olan “Bingin UPI Fahte, yaratıcısı Mort Aker’in Türkiye’deki adı Hasbi Tembeler olan Beetle Bailey çizgi bantlar ile gazete ve dergilerde gördüğüm çizgiler ilgimi çekmişti. Ailemde bu çizgilerin bulunduğu gazeteleri de kendi gazetelerine ek olarak almaya başladılar böylece beni teşvik etmiş oldular. Benimde böylelikle çizgi eğitimim başlamış oldu. Çize çize bu günlere geldik. 1970’li yıllarda demokratik kitle örgütleri, sendika ile çeşitli yayınlarda çizmeye başladım 50 yıla yakındır çiziyorum.


Hangi gazete, dergi ve benzeri basılı yayın organlarında çizimleriniz yayımlandı?

Disk Birleşik Metal-İş Sendikası başta olmak üzere çeşitli sendikaların basın yayın organları ile Yeni Ortam, Politika ve Evrensel günlük gazetelerinde çizdim. Edebiyat, sanat, politik dergiler ve Homur Mizah Dergisinde çizimlerim yer aldı. Homur, HomurCUK, Kriz Mizah Dergileri ile Tomurcuk, Kırmızı Metal Karınca Çocuk Dergilerinin editörlüğünü ile animasyonlar yaptım. Birçok afiş ile derginin, kitabın kapaklarının çizimlerini yaptım. Türkiye’de ilk kez duvarlara karikatür çizimi çalışmalarını bir grup arkadaşımla beraber gerçekleştirdim. Ayrıca yine bir grup arkadaşımla beraber çizdiğimiz karikatürleri Türkiye’de ilk defa bir tiyatro sahnesinde; İstanbul Şehir Tiyatrosunda Bulgar yazar Stanislav Stratiev’in Otobüs oyununda kullanılmasını sağladım. Şili’de faşist darbeden kaçan mülteciler için Meksika Karikatürcüler Derneği’nin düzenlediği sergiye katıldım, geliri mültecilere verilmek üzere düzenlenen kitapta yer aldım. Türkiye’de ilk defa sinema emekçilerinin yapmış oldukları grevi çizgilerimle destekleyerek grev çadırında ilk karikatür sergisini arkadaşımla beraber gerçekleştirdim. İngiltere’de geliri Afrikalı aç çocuklara verilmesi için açılan sergi ve albüme katıldım. 1999 Kocaeli-Gölcük depremi sırasında sırasın da arkadaşımla açtığım karikatür sergisini İstanbul Tabip Odası ile geliri depremde hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin yakınlarına verilmek üzere kartpostal albüme katıldım. Çekoslovakya’da bir afişim Dünya Sendikalar Federasyonunun düzenlediği afiş yarışmasında sergilendi ve takvimine alındı. Yunanistanlı ve Türkiyeli karikatürcülerin Avrupa Birliği Sponsorluğunda AB başkenti Strasbourg’da düzenledikleri Komşular konulu serginin Türkiye küratörlüğünü üstlendim ve gerçekleştirdim. Birçok ulusal ve uluslararası yarışmanın jürisinde yer aldım. Almanya, İngiltere ve Türkiye’de kişisel sergiler açtım. Eserlerim birden fazla ülkede sergilendi. Başka Bir Dünya için STOP, PANİK-ATAK, Bir KaraKO-MEDYA, Çizgilerle Sınıflar TARİHİ isimli karikatür albümleri ile bazıları İngilizce dilinden de basılan çocuklara yönelik 17 çocuk kitabım yayınlandı. Şu anda her sayısı ayrı bir sendikadan ve demokratik kuruluştan çıkan, 1999 yılında bir grup arkadaşımla beraber kurduğumuz HOMUR Mizah Dergisinin editörlüğüne devam ediyorum.


Çizer olarak Türkiye’de karikatüre olan ilgiyi ne düzeyde görüyorsunuz?

Bir çizer olarak ülkemizde karikatüre büyük ilgi duyulduğunu sevinerek söyleyebilirim. O kadar fazla bir ilgi ki eskiden herkes mutlaka birkaç şiir yazardı. Şimdi de mutlaka karikatür çiziyor. Ama meslek olarak benimseyen ve kendilerini geliştiren neredeyse bir elin parmakları kadar az. Çok yetenekli ve sağlam çizgileri olan birçok meslektaşım bir süre sonra mesleği ekonomik sebepler başta olmak üzere çeşitli nedenlerden çizerliği bırakmak zorunda kalıyorlar. Bu sorunun mutlaka önümüzde ki dönemde çözülmesi gerekiyor. Karikatürcülerin gelişip serpilmesini önleyici en önemli sebeplerden biri olarak görüyorum. Karikatür çizerleri başta olmak üzere tüm mizahçılarda aynı sorunlarla debelenip duruyor. Ondan sonra Türkiye’de mizahçı artık yetişmiyor deniyor. Sebepleri aranmıyor. Halbuki Türkiye’nin çok güçlü ve çeşitli bir mizah geleneği var. Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Ferit Öngören, Yalçın Çetin, Abidin Dino, Oğuz Aral vb. çizerlerle, Nasreddin Hoca, Bekri Mustafa, İncili Çavuş ve benzerleri gibi.

Karikatürün yapılış amacı nedir, hedeflediği noktalar nedir neye dikkat çekmeyi amaçlar?

Karikatürün birkaç amacı olabilir. Daha ziyade toplumu rahatsız eden olaylara değişik, alışılmadık bir taraftan bakmaya çalışırken, güçlüleri ters köşeye yatırarak gülünç durumda bırakmaya çalışır. İnce alaycı üslubuyla güçlü olmayanı güçlü kılar. Karikatür çizildiği yere göre bir hedef belirler ve yaratır. Karikatür daha ziyade çizildiği amaç ve yere göre hedef belirler ve biçim alır.




Türkiye’de karikatür ve mizahı ele alacak olursak, geçmişten günümüze nasıl bir değişim görüyoruz?

Karikatürün ve mizahın yalnız Türkiye’de değişim geçirdiğini düşünürsek yanılırız. Her şeyin değiştiği ve geliştiği gibi karikatür ve mizahta Dünya da olduğu gibi Türkiye’de de gelişir ve değişir. Bunun en önemli sebeplerinden biri insanlığın gelişimine etki yaptığı gibi kısaca makinaların teknolojik gelişiminin insanlığı geliştirmesidir diyebiliriz. İnsanlık tarihinde iş bölümünde etki yapan en önemli icatlardan biri buhar makinalarının gelişimidir diyebiliriz. Baskı tekniğinin gelişmesi de iş bölümünü ortaya çıkarmış. Eskiden karikatürcü tek tek sunarken ve taş baskı, linol baskı… Baskıların kalıplarını kendisi hazırlarken artık matbaa tekniği ile kalıpçılar ortaya çıkmış. Matbaa sektöründe iş bölümü olmuş. Çizer daha çok çeşit üretme imkânı bulmuştur. Daha ileride ki günlerde gazeteler, dergiler ortaya çıkınca daha çok çizere ihtiyaç olmuş ve karikatür sanatı gelişme alanı doğmuş. Matbaa ile günümüzde medya sektörü geliştikçe karikatür de hem anlayış hem de çizgi olarak bugünkü duruma gelmiştir. Teknoloji ile insanlık geliştikçe hem mizah anlayışı hem de artistik yapısı ileri de daha üst boyutlarda hayal edemeyeceğimiz durum biçimlerde gözükecektir.

Çizerlerimiz ne kadar özgür?

Bence karikatürcüler için bu konu da özel bir durum söylememize gerek yok. Toplum ne kadar özgürse çizerlerimizde o kadar özgür olacağını tahmin edebilirsiniz.

Teknolojinin gelişmesi ve karikatürün sanal ortama kayması ile birlikte artık kağıtta karikatürün bittiğini söyleyebilir miyiz?

Ne yazık ki bu söze şimdilik katılamayacağım. Yukarıda sorunuzda cevapladığım gibi her şeye rağmen karikatür ve mizah matbaa ve medya sektörü ile beraber yürümekte olduğu için karikatür bu sektörlerle beraber yürüyecektir. Gazete ve dergi ile yayıncılık bitmediği için çizgide kâğıtta, kitapta yine de devam edecektir. Tabii ki sergi de. Şu anda sanal ortamla, gerçek ortam birlikte yürüyeceğini çok rahat söyleyebiliriz. İlla ki böyle olacaktır gibi mutlak bir durum saptaması yaparsak yanlış olacağını düşünüyorum.

Karikatür dergilerinin her geçen gün daha çok sorunla karşılaşması ya küçülme ya da kapanmaya gitmesinin altında nasıl bir sorun yatıyor? Bunu nasıl aşabiliriz?

En başta insanların ekonomik gücü kalmadı. Ayrıca ülkemizde genel bir özgürlük sorunu var. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 7 Ocak 2021 tarihli basın açıklamasına göre “Türkiye’de 67 gazeteci ve medya çalışanı yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Gazeteciler özgürlüklerini yitirirken toplumuz haber alma haklarını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor.” Böyle bir ortamda çizgi alanı da daraldıkça daralıyor. Bu gazeteci arkadaşlarımızın dışında birde yurtdışına gitmek zorunda bırakılanları sayarsak her halde basında durum çok iç açıcı gözükmüyor. Ayrıca dağıtım şirketinin erki elinde bulunanların emrinde çalışması gibi sebepler hepsi birlikte baskı sayısını etkiliyor. Dergiler bu sorunların hakkından çeşitli şekillerde gelmeye çalışıyorlar. Boyut küçültme, dijitale geçme, dergi kapatma ve benzeri davranışlar… Sonuç olarak bunun yolunun erki değiştirmekten geçtiğini, başka yolunun olmadığını açık yüreklilikle söyleyebilirim.

Düzenlenen karikatür yarışmaları, sergiler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Türkiye de Dünya da Karikatür yarışmalarının ve sergilerin hemen olmasa da süreç içinde toplum üzerinde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Yalnız bu sergiler ile yarışmaların devamlılığı önemli. Ayrıca yarışma ve sergilere mutlaka paneller, sergiler ve albümlerle destek olmak, güçlendirmek lazım. İnternet ortamıyla en geniş alanlara ulaştırmak gerekiyor. Ayrıca sergileri sokak sokak, mahalle mahalle gezmesini sağlayarak halkla iç içe olmasını sağlamanın çarelerini bulmamız gerekiyor.

Eklemek istedikleriniz...

Kendimizi Nasreddin Hoca’nın torunları sayan biz karikatürcülerin daha özgür, özerk ve özgün eserler yaratan bir ülke ile bu dünya da yaşamak istediklerini biliyorum ve istiyorum.

Karikatüristlerimizin yaşadığı sorunlar nedir?

O kadar çok sorunumuz var ki: Sorunlarımızı toplumun sorunlarının dışında düşünemeyiz. İşsizlik, pahalılık, özgürlük, Sağlık, Barış, Trafik, Çevre, Küresel ısınma, Kovid-19 vb. sorunlar başta olmak üzere bunların üzerine bir de çizerlerin mesleki sorunları eklenirse siz hesap edin durumumuzu.

Çizerlerin mesleki sorunlarını kısaca ekleyecek olursak kısaca şunları söyleyebiliriz;

*Her sanat alanının olduğu gibi sendikal örgütlenme hakkı,

*Yine her sanat alanı gibi karikatürcülerinde sanatlarını daha özgür, özerk ve özgün eserler yaratabilmeleri için kamusal destek almalarını,

*Meslek olarak tanınma hakkı.

*Sanat Üniversitelerinde 2 yıl temel sanat eğitiminin üzerine 4 yıllık Karikatür eğitimi.

*Dünya çizerlerinin hem hukuksal hakları ile özgürlüklerini savunacak bir kuruluşlarının olmaması çizerleri her bakımdan yalnızlığa itmektedir.



KAYNAK:https://www.ilksesgazetesi.com/kultur-sanat/toplum-ne-kadar-ozgurse-karikaturde-o-kadar-ozgurdur-h105131.html


Hiç yorum yok: