15 Ekim 2014 Çarşamba

Adnan Yücel 3. Edebiyat ve Sanat Festivali Ödül Töreni yapıldı


Adnan Yücel 3. Edebiyat ve Sanat Festivali Ödül Gecesi 11 Ekim Cumartesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı. Geceye Kobanê Direnişi damgasını vurdu.
Nazım Hikmet Salonu’nda düzenlenen etkinlik;
“Nice ölümlerin, nice isyanların, nice başkaldırıların ortasında tarihi şiirin güzelliğiyle anlatan ve şiirleriyle tarihe tanıklığını bırakan şair Adnan Yücel’i ölümünün 12.yılında özlemle anıyoruz.
Bu yıl 3.üncüsü düzenlenen Adnan Yücel Edebiyat ve Sanat festivalini onun şahsında, tarihin acı sayfalarını çevirmek için değil,  o acımasız sayfaları dünde olduğu gibi bugünde yiğitçe çevirenlerin yolunda, onun bize bıraktığı umut dizeleriyle selamlamak için, bitmedi daha demek için, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! demek için! buradayız! Hoşgeldiniz dostlar!”
sözleriyle başladı.
Kobanê’de yaşananlara da değinen konuşmada;
“insanların kafaları kesiliyor, kesik başları ellerine alıp poz veriyorlar, filmlerini çekiyorlar, kadınlar köle pazarlarında satılıyor, tecavüz ediliyor, okullar basılıp çocuklar katlediliyor. Camiler, kiliseler bombalanıyor. Dağ-taş-canlı-cansız buldukları her şeyi yok ediyorlar.
Ve bugün Binyılların isyanını yazanlar, binyıllık cehaleti yeniden vuruyor tarihin suratına
Bu barbarlık ve zulüm düzenine karşı yaşamı özgürleştirenlerin Kobanê’de sürmekte olan tarihi direnişini ve mücadelesini selamlıyoruz!
Biji berxwedane Kobanê!”
sözleriyle direniş selamlandı.
Ardından Gezi Direnişi sırasında ve Kobanê Direnişi sırasında yaşamını yitirenler şahsında 1 dakikalık saygı duruşuyla etkinlik başladı. Saygı duruşunun ardından Adnan Yücel’i ve şiirlerini anlatan, Gezi Direnişi’nden sahneleri içeren sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyon gösteriminin bitiminde Yapı Sanatevi adına bir konuşma yapıldı. Konuşmada;

24 Temmuz 2002’de kaybettiğimiz Aşkın ve kavganın şairi Adnan Yücel’in ölümünün üstünden tam 12 yıl geçti.
Adnan Yücel, Türkiye’deki toplumcu gerçekçi şiir geleneğinin bir parçasıdır. O damarın tarihsel-toplumsal koşullarda yeniden üretilmesinin, bulunduğu noktanın ilerisine taşınmasının adıdır. Kavga-emek-umut-özlem-aşk ve onuru; evrensel ve yerel, tarihsel ve toplumsal boyutları ile yeniden üreten bir şiir emekçisidir. Toplumcu şiir ve edebiyat onun/onların bıraktığı yerden devam ediyor-edecek. Biz kendi cephemizden buna, açtığımız bu kanalla mütevazı de olsa bir katkıda bulunmak, Adnan Yücel’i de bu katkı içinden yaşatarak bugüne taşımak amacıyla çıktık bu yola.

Geçen yıl Tüm hazırlıkları tamamlanmış festivalimizin İstanbul ayağı, Gezi Direnişi‘nin doruk noktasında olduğu günlerle çakıştı. İstanbul’daki etkinliklerimizin startını 31 Mayıs‘ta Taksim İstiklal Caddesi‘nde yaptığımız yürüyüşle verdik. Festival pankartımızın en önde olduğu yürüyüşümüz, polisin gaz bombaları ve TOMA’larla gerçekleştirdiği saldırısı ile karşılaştı. Gezi Direnişi’nin ruhuna uygun bir kararlılıkla, Adnan Yücel’e yaraşır bir duruşla karşıladık bu saldırganlığı. Saatler ilerledikçe sokaklarda polis terörünün kol gezdiği, insanlarımızın katledildikleri böylesi bir ortamda festivali gerçekleştirmenin en başta savunduğumuz değerlere aykırı olacağına karar vererek tüm etkinliklerimizi iptal ettik. Yarışmanın ödül törenini daha sonra Adnan Yücel Edebiyat ve Sanat Derneği’nde yapılan bir etkinlikle gerçekleştirdik.
Bu yıl ki festivalimiz ise yine tarihsel bir kesite denk geldi. Emperyalist barbarlığın kendi öz çocuğu olan IŞID çetesine karşı, günlerdir Kobane’de dişe diş bir mücadele veriliyor. Bedenlerin barikatlaştığı, bilinçlerin devleştiği bir gelecek savaşıdır verilen… Orada süren savaş, tüm insanlık adına, onun onuru için de verilmektedir aynı zamanda.
Günlerdir emperyalist güçlerin ve onların maşalarının bölgede planladığı katliama seyirci kalmayan , onurları ve gelecekleri için sokağa çıkan binlerce insana devletin beslediği gerici-faşist çeteler, asker ve polis eşliğinde saldırarak onlarca insanımızı katletti. Hava pusludur. İşte bu puslu havada kendine aydın- sanatçı diyen herkesin, görmeyen gözlere göz, duymayan kulaklara kulak olması gerekmektedir.



Adnan Yücel Edebiyat ve Şiir Festivali, tam da bu nedenle yol gösterecek bir adrese dönüşüyor. Şanlı Kobanê Direnişi’nin, soluğuyla birleşip çoğalacak olan bir adres…
Adnan Yücel’in “Olmayan bir ışığı yakmak gibidir oysa / Bizim gözlerimizle bakmak güneşe..” deme bilinci ve ruhunu yaratacak, çoğaltacak bir kaynak olarak akıp, nehirleşecek bu bin yıllık kavga. Sözümüzü şairin “Bitmedi daha sürüyor o kavga / ve sürecek / yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!..” dizeleriyle tamamlayalım,denildi.

Konuşmanın ardından Tiyatro Mayıs Adnan Yücel’in “Ateşin ve Güneşin Çocukları” şiirinden hazırladıkları oyunu sahnelediler.

Karikatür Ödülleri törenini ile karikatürde dereceye girenlerin ödülleri verildi. Berkin’in babası Sami Elvan Gezi Ödülü’nü Ercan Baysal’a verdi. Elvan, Berkin’in mahkemesinde 4-5 aydır bir gelişme olmadığını, son gelen habere göre bir polisin adının dosyaya girdiğini belirtti. Kobanê’de yaşananlara da değinen Elvan, hep halkın katledildiğini söyleyerek, mücadelelerinin adalet yerine gelene kadar süreceğini belirtti.

Sokak Ödülü’nü ise Mehmet Zeber’e 2013 1Mayıs’ında kafasına gelen gaz fişeğiyle yaralanan Dilan Alp verdi. Alp, “Özgürlüğün sokakta arandığı ülkemde, hükümet ne kadar katliam yapsa da, bizler o sokakta sanatla da olmayı biliyoruz” sözleriyle ödülü takdim etti.
Sanat Ödülü’nü ise Aşkın Ayrancıoğlu’na Kartal Adnan Yücel Kültür ve Sanat Derneği’nden bir temsilci verdi. Suruç’ta ki sınır nöbetinden geldiğini belirten aktivist, orada yaşananlara değinerek “Bana gittiğim her yerde kendilerinin sesini duyurmamı istediler. Bende bunu kendime görev biliyorum” diyerek orada yaşananlarla ilgili bilgi verdi.

Homur Özel Ödülü‘nü ise, Hüseyin Arslan’a Homur Kolektifi tarafından verildi. Kolektif adına ödülü veren Canol Kocagöz Homur Mizah Grubu hakkında bilgi vererek, derginin parayla satılmadığını ama Homur’un okuyucularını her yerde bulacağını söyleyerek “tıpkı burada sizleri bulduğumuz gibi…” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Özgürlük Ödülü ise Kandıra F Tipi Cezaevi’nde bulunan Barış İnan’a verildi. Ödülü İnan adına Nurten Kocagöz aldı. Kocagöz “arkadaşlarımız içerde üretip bize üretimlerini iletiyorlar. Bizler de içerdeki arkadaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz” dedi. Ödülü 2000 Ölüm Orucu Gazilerinden Nihat Göktaş verdi.
Mansiyon Ödülü ise Halit Kurtulmuş Aytoslu’ya 1 Mayıs Adnan Yücel Kültür ve Sanat Derneği tarafından takdim edildi.

Öykü Ödülleri töreninde birincilik alan Didem Gündüz Esen’e ödülünü Adnan Özyalçıner verdi. Özyalçıner yaptığı konuşmada mücadelenin çeşitli biçimleriyle sürdürülmesinin önemine vurgu yaptı.

İkincilik ödülünü alan Didem Karaaslan’a ise ödülü TYS Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Zariç tarafından verildi. Zariç, Adnan Yücel’in 79’da sendikaya üye olduğunu ve sendikanın 234 numaralı üyesi olduğunu belirterek “Adnan Yücel’in kendisini şiirleriyle dile getirdiği dünya hepimizin özlemi. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek savaşı sürdürenlere selam olsun!” sözleriyle ödülü takdim etti.
Öykü dalında üçüncü olan Sencer Başat’a ise ödülü festival aktivistlerinden Şaban Eğilmez tarafından verildi.

Öykü töreninden sonra aşkın ve kavganın şairinin destansı şiirlerini Taner Cindoruk sahne alarak seslendirdi.

Şiir Ödüllleri törenin de birinci Bilge Çağatay’a ödülünü Red Fotoğraf‘tan Özcan Yaman takdim etti. Yaman Adnan Yücel’in hem insan kişiliğini hem de şair kişiliğinin her ikisini de örgütlü yaşamdan yana olduğunu belirterek “Yücel tercihini örgütlü yaşamdan yana kullanmıştır” dedi

İkinci olan Öncü Karakaya’ya ise ödülü, Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak tarafından takdim edildi. Üçüncü olan Caner Kuşcu‘ya ise ödülü Kartal Adnan Yücel Kültür ve Sanat Derneği aktivisti tarafından verildi.

Hiç yorum yok: