19 Ocak 2021 Salı

Türkiye'nin 'Kırmızı Pazartesi'si: Hrant Dink katledileli 14 yıl oldu

 

 


 

Cemaat, AKP, Genelkurmay, Ülkücüler ve medya... Hepsi birlikte hedef aldı, ölümünün ardından ise sadece tetikçiler yargılanarak tutuklandı. Şimdilerde onların da tahliyesi konuşuluyor.

19 Ocak 2007'de, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli Halaskârgazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirmişti Hrant Dink.

Ölümünün üzerinden tam 14 yıl geçti.

Bu 14 yılda ölümü önce Ergenekon'a havale edildi, sonrasında Cemaat'e.

Ancak hiçbir zaman cinayetin tüm sorumluları hakkında etkili bir soruşturma yürütülmedi. Örneğin Erdoğan'a göre, Hrant Dink davası kişiselleştirilmiş, Dink’in yazılarını, onun düşünce dünyasını kabullenmemek gibi bir nedenle işlenmişti.

Bu cinayette sonrasında bakan olacak dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'in bir dahli yoktu örneğin Erdoğan'a göre. Öyle ya, Dink'in tehdit edildiği İstanbul Valiliği'nden MİT katılımlı toplantıdan dolayı Güler'i suçlamanın bir anlamı yoktu, ne de olsa şimdi cemaat merkezli duruşmalarda "tanık" sıfatıyla ifade veriyordu Güler... Daha önce de Ergenekon merkezli duruşmalarda "başka" isimler tanık olarak yer alıyordu, yine gerçek sorumluları aklamak üzerine kurgu duruşmalar yapılıyordu.


Canol Kocagöz


Neler olmuştu?

Agos Genel Yayın Yönetmeni Dink, Kasım 2003 – Mayıs 2005 tarihleri arasından Agos gazetesinde Ermeni Diasporasını eleştiren 11 haftalık yazı dizisi yayımladı. Bu yazı dizisinden bir bölüm gerekçe gösterilerek hakkında birçok gazete tarafından hedef gösteren haber ve yazılara yer verildi.

301. maddeden yargılandı ve aksi yönde verilen bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezası aldı.

2004 tarihinde Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu iddiasını içeren yazı nedeniyle hedef alındı.

4 Şubat 2004 günü, daha sonra AKP'nin İçişleri Bakanı olacak Muammer Güler'in valiliği döneminde İstanbul Valiliği’ne çağırılarak iki istihbaratçı tarafından "uyarıdı".

Bu da yetmedi, “Bu haberi yayımlayan kişi ülkenin birliğine ve bütünlüğüne nifak sokuyor” diye bir açıklama yaptı Genelkurmay. 

Ülkü Ocakları, 26 Şubat’ta Agos gazetesi önünde “Ya sev ya terk et” eylemi düzenlendi, dönemin Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Levent Temiz, “Hrant Dink bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir” dedi.

Kısacası cinayetten önce "ortam hazırlanmış", gerekli zemin oluşmuştu.

Oluşan bu zemin, Cemaat-AKP ittifakı döneminde "yeni bir sürecin" kapısını açacak adımlardan biri olarak görüldü ve defalarca ihbar edilmesine, neredeyse devletin tüm kurumları bilmesine rağmen göz göre göre cinayet geldi. 

Herkesin haberi vardıTrabzon’da McDonalds’ın bombalanması eyleminde bombayı hazırlayan kişi olan ve Dink cinayeti planlayıcılardan olan Erhan Tuncel, polis muhbiriydi.

Sadece bu da değil, Dink’in vurulacağı, emniyete cinayet öncesinde tam 17 kez ihbar edilmişti. Bu ihbarlardan biri, Ogün Samast'ın cinayeti işlemek üzere İstanbul'a geldiğini dahi içeriyordu.

Cinayet ihbarı Trabzon'dan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne de iletilmişti, şimdilerde dava kapsamında tutuklu olan ancak cinayetten sonra uzun süre korunan dönemin İstanbul İsthbarat Şube Müdürü olan cemaatçi Ali Fuat Yılmazer, bu ihbarın gereğini yapmamıştı. Trabzon Terörle Şube Müdürü Yahya Öztürk, cinayet öncesinde Yasin Hayal’e “Bu bayrak düştü. Ya Yasin kaldıracak ya Erhan kaldırır, bu görev sizin” diyordu. Yasin Hayal’in eski eniştesi Çoşkun İğci’nin cinayetten aylar önce Yasin Hayal’in planları konusunda Jandarma istihbaratına bilgi vermiş olmasına rağmen bu bilginin uzun süre gizlendiği de ortaya çıkacaktı.

Emniyet istihbaratçısı Muhittin Zenit, cinayetten sonra aradığı Erhan Tuncel'e  “Koyum ...a, gebermişse gebermiş” diyordu.

Ve belki de tüm bu sürecin finali olarak olarak sonra Samsun’da "yakalanan" Ogün Samast’la hem polis, hem de jandarma görevlileri Türk bayrağı önünde hatıra fotoğrafı çektirecekti.

Cinayetten sonra iki açıklama...İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın, cinayetten 3 gün sonra basına verdiği demeçte “Dink cinayetinin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok, milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayettir” diyecekti.


Bundan 5 yıl sonra ise bu kez Erdoğan, üstelik de cemaatle gerilimin de başladığı günlerde "Hrant Dink davası bence kişiselleştirilmiş davadır. Dink’in yazılarını, onun düşünce dünyasını kabullenmemek gibi bir nedenle yapılmıştır. Paralel yapı meselesinde ise devleti ele geçirme, ulusal güvenliği tehdit gibi büyük bir amaç var. Dink’in bu amacı gerçekleştirmelerini kolaylaştıracak devlette bir konumu yoktu ki. Bu teoriler paralel yapıyla mücadelenin hedefini saptırmadır. Mesela bu yapının parasal boyutu var" ifadesini kullanacaktı.

Şimdilerde artık tahliye konuşuluyorGeçtiğimiz yıl mayıs ayında, Hrant Dink suikastının tetikçisi Ogün Samast, denetimli serbestlik hükümleri kapsamında 9 ay sonra dışarı çıkabileceği haberi gündeme gelmişti. Ancak bu bilginin ortaya çıkmasından birkaç ay sonra Samast cezaevinde gardiyanlara saldırmaktan yargılandığı davadan da hapis cezası aldı ve tahliye süreci uzamış oldu. Samast'ın Dink davası kapsamında tahliyesine yol açan şey ise, cinayetin yargılamasının "örgüt" kapsamında değil "sıradan bir cinayet" olarak yapılması oldu.

Hrant Dink suikastı davasında iki tutuklama kararı

Hrant Dink suikastı davasında iki jandarma istihbarat görevlisi hakkında tutuklama kararı verildi.

Rakel Dink 'bir gece ansızın gelebiliriz' denilerek tehdit edildi, onlar da tahliye edildi

Hrant Dink Vakfı, geçtiğimiz yıl mayıs kendilerine e-posta yoluyla gelen mesajda, "Bir gece ansızın gelebiliriz" denilerek Rakel Dink ve avukatların ölümle tehdit edildiğini duyurmuştu.

Söz konusu tehdit mektubunu yazan Hüseyin Ateş ve Ersin Başkan, sadece 4 ay cezaevinde kalırken, "Zincirleme şekilde imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit" suçundan çıkartıldıkları mahkemece tahliye edildiler.

* Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan ve başyapıtları arasında yer alan romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsünü anlatır. Hrant Dink cinayetinde ise cinayetin işleneceğini görmesi gereken herkes gördüğü gibi, bu kişiler aynı zamanda cinayeti teşvik de etmişlerdir...


KAYNAK:https://sol.org.tr/haber/turkiyenin-kirmizi-pazartesisi-hrant-dink-katledileli-14-yil-oldu-24220

Hiç yorum yok: