Markopaşa mizah tarihimize damga vurmuş çok önemli bir yayındır. Homur'u çıkartırken, ilkelerimizi, üslubumuzu belirlememizde bizlere öncülük etmiştir. Arkadaşımız Canol Kocagöz'ün bu konudaki kapsamlı yazısını yayınlıyoruz. (Sol Gazetesi 24 Kasım 2013 tarihinde yayınlanmıştır)
Canol Kocagöz
67 yıl önce Türkiye Cumhuriyet tarihin de muhalefetin sesini
bile çıkaramadığı bir dönemde 25 Kasım 1946 tarihinde kendi halinde, sermayenin
gücüne hiçbir zaman dayanmayan üç yazar ile bir karikatürcünün öncülük ederek, halktan ve emekten yana taraf olmak
şiarı ile çıkardıkları Markopaşa Haftalık
Mizah Gazetesi yayın hayatında yerini aldı. Kimse bu gazetenin o dönemin
iktidarını sarsacağını, tirajının o günün nüfus ve okuma oranına göre 60
binlerin üzerine çıkacağını tahmin bile edemiyordu. Ama Markopaşa Mizah Gazetesinin ilk sayısından
başlayarak emekten ve halktan yana sürdürdüğü yayın politikası halkımızın
gönlünde yerini aldı ve halkımız onu döneminin en muhalif gazetesi konumuna
getirdi. O da aldığı görevi başarıyla gerçekleştirdi.
Markopaşa Mizah Gazetesinin ve devamı gazetelerin çıkan
sayıların tamamı elimizde
olmasa da bulabildiğimiz sayılardan ve ağır baskılara maruz
kalmalarına rağmen ölümü bile göze alarak gazeteyi çıkaran, bugün aramızda
olmayan saygıyla andığımız mizah ustalarımız Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Mustafa (Mim) Uykusuz’ un
yakınlarından ve arkadaşlarından alınan bilgiler ışığında efsane mizah gazetemiz
Markopaşa’nın tarihine zor ve eksikte olsa ulaşabiliyoruz.
Markopaşa’nın 25 Kasım 1946 tarihinde “halk
için haftalık siyasi mizah gazetesi” kimliği ile yayınlanan 6 bin basılan ilk
sayısını incelediğimizde fiyatının 10 kuruş olduğu, abone bedellerinin üç aylık
120 kuruş, altı aylık 240 kuruş, bir yıllık 450 kuruş olduğu ayrıca sahibi ve
yazı işlerini fiilen idare edenin Sabahattin Ali olduğu, yönetim yerinin de
Ankara Caddesi Vilayet Karşısında İzzettin Han N0:23 Cağaloğlu / İstanbul, basım
yerinin Emek basım ve yayınevi, boyutlarının da 26 x 41 cm 4 sayfa olarak siyah
beyaz olarak çıkartıldığını öğreniyoruz.
Dergi “…okuyucuların
alışılmış olandan ayrı bir mizah bulacakları…” ı ve mizah anlayışını biraz
daha açıp; “ …maksadımız sadece gülmek
için gülmek değildir. Gülerek düşünmek
ve faydalı olmaktır” diyerek, net bir şekilde ilk sayısında adeta bir çıkış
manifestosu ile çıkış nedenini ve amacını açık bir şekilde belirtti. Mütevazı
bir şekilde kendi durumunu ortaya koyarak “Markopaşa
bu dileğini en mükemmel bir şekilde yaptığına kani değildir” demiş, arkasından da “Fakat her hafta daha güzel ve mükemmel olmaya gayret edecektir” diyerek, okuyucusuna adeta
söz vermiştir.
Markopaşa haftalık siyasi mizah gazetesinin ilk sayısından
başlayarak okuyucusuna yürekten
söz vermesi, emekçi halkımızın gözünden kaçmadı. 6 bin basılan ilk sayısının kısa sürede
tükenmesinden güç alan Markopaşa yayın kurulu ikinci sayısını 10 bin bastı
ikinci baskı da kısa sürede tükenince ve istekler de gelmeye başlayınca, üçüncü
sayı 20 bin basıldı ve dağıtıldı. Gazeteden iade gelmeyince yayın kurulunun
kendine güveni daha çok arttı bundan sonraki sayılarda tirajlarını daha da
artırdı ve altıncı sayıda tirajı artık 60 bini buldu.
Bu rakam ise Türkiye Cumhuriyeti topraklarında o güne kadar hiçbir
mizah gazetesinin, hatta günlük gazetelerin ulaşamadığı bir rakamdı. 1946 yıllarının
çok tirajlı gerektiği zaman
Devletin açık veya gizli destekli günlük gazeteleri olan
Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinin tirajları bile 20 bine ulaşamıyordu.
Markopaşa sağlam duruşu, halkın sesini yürekten haykırması
ve yükselen tirajı ile CHP’nin baskıcı
yönetimine karşı o günlerin tek muhalefet eden gazetesi olmuştu. Dalıcı
tavrı, geniş kitlelerce gördüğü kabul ile girmediği köy odası ve köy kahvesi
kalmamıştı. Halkın büyük bir bölümünde iz bırakmaya başlayan bu muhalif sesi,
iktidarda bulunanlar bir şekilde engellemeye çalışacaklardı. Ve Markopaşa
Haftalık Siyasi Mizah Gazetesini kapattılar. Markopaşa kapatıldıktan sonra
Merhumpaşa, Malumpaşa, Hür Markopaşa, Ali Baba, Yedi-Sekiz, Medet gibi adlarla
yayın hayatına devam etti.
Yayın hayatına 25
Kasım 1946 tarihinde başlayıp 23 Nisan 1950 tarihine kadar 3 yıl 5 ay devam eden
Markopaşa Haftalık Mizah Gazetesi ve devamı gazeteler 176 haftada 77 yayınla okuyucusuyla buluşabildi. İktidarın her türlü
baskı ve şiddetine maruz kaldığı 99 hafta da yayınlanamadı.
İktidar Markopaşa’ya baskıları o kadar artırdı ki kurucusu,
yazı işleri müdürü, başyazarı olan Sabahattin
Ali’yi “faili meçhul” bir cinayete kurban verdi. Cesedine Bulgaristan
sınırına yakın Kırklareli’nin şimdiki adı Çukurpınar olan Sazara köyü civarında
bir mağarada
16 Haziran 1948 tarihinde bulundu. Yapılan otopsiden,
Sabahattin Ali’nin 2 Nisan 1948 tarihinde öldüğü anlaşıldı.
Katlinin esrarengizliğini hala koruduğu Cumhuriyet döneminin yargısız infaza kurban verdiğimiz ilk mizahçısı olan Sabahattin Ali’nin ölümüyle ilgili
sırlar ve sorular her geçen gün büyümeye devam etmektedir. Sabahattin Ali’nin
yargısız infazı ile ilgili dosya açılmadan, ölümünde ki karanlık perdeler
ortadan kaldırılmadan, birçok faili meçhulün daha olacağı ve demokrasinin önünü
tıkayan en büyük engel olacağı bir gerçektir.
Sabahattin Ali |
Başta karikatürcü ve mizahçılarımız olmak üzere tüm
aydınlarımızın Sabahattin Ali’nin infazı ile ilgili dosyayı açtırmak, üzerinde
ki gizi kaldırtmak başlıca görevleri olmak zorundadır. Markopaşa
Haftalık Siyasi Mizah Gazetesi’ne ve yayınlayanlara karşı her türlü ekonomik ve
siyasi baskılar artarak sürdü. Resmi
rakamlara göre gazete hakkında 16 dava açıldı; yazar ile karikatürcülerine 8
yıl 2,5 ay hapis cezası verildi, yazarları sürgüne gönderildi, gazetenin
ilk yirmi iki sayısına toplatma kararı alındı. Gerçeğin ise hiç de resmi
rakamlarda yazılı olduğu gibi olmadığı, dava açılmadan yazar ve çizerlerin
aylarca içerde tutulduğu, yakınları ve dostlarının verdiği bilgilerden
öğrenmekteyiz.
Markopaşa iktidarı o kadar korkutmuş ki devlet destekli İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir
dahil olmak üzere bazı il ve ilçelerde ırkçı öğrencilerle lümpenlere, Adana’da da zamanın
Çalışma Bakanı
olan, daha sonra T.C Devletinde başbakanlık da yapacak olan CHP milletvekili Sadi Irmak’ın kurucusu
bulunduğu Adana İplik ve Dokuma İşçileri
Sendikası’ndan bazı işçilere Markopaşa’yı telin mitingleri
yaptırılmış bayilerdeki gazetelere el koyarak parçalattırılmıştır.
Egemenlerin her türlü baskı, şiddet ve yıldırmalarına rağmen
gazeteyi satın alan halk, Markopaşa ya daha çok sahip çıkarak tirajını yükseltip
60 binin üstüne çıkarmıştır.
İktidarın tankına,
topuna ve her türlü parasal gücüne rağmen Markopaşa dan korkmasının sebebi
neydi, diye soracak olursak; Markopaşa’nın çıkarken özetlediği,
kimliğindeki “halk için haftalık siyasi
mizah gazetesi” ni şiar edinmesi, olaylara sınıf gözüyle bakması, egemenlerin ipliğinin pazara çıkarması
diyebiliriz.
Aziz Nesin |
Markopaşa Haftalık Siyasi Mizah Gazetesinin kurulması fikrinin işçi önderlerinden
gelmesi, kuruluşunda işçiler olması, çıkışında işçi sınıfının mücadele
arkadaşları yazar ve çizerlerinin olması derginin omurgasını oluşturmuştur.
İşçi sınıfının mücadelesine kendilerini adayan yazar-çizer
kadrosu Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Mustafa ( Mim ) Uykusuz ve
bazı çalışanlarının; TKP (Türkiye
Komünist Partisi ) den ayrılarak 14 Mayıs 1946 tarihinde kurularak legal
faaliyet sürdüren
TSP (Türkiye
Sosyalist Partisi ) üyesi, bazılarının da TKP
nin legaldeki kolu TSEKP
( Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü
Partisi ) üye ve görüşünde olmaları;
Markopaşa’nın ideolojik ve politik gücü
olmuştur. Markopaşa’nın halk içinde,
halkla beraber kitleleri kucaklayan tavrını da belirleyen yukarıda ki kadrolar
olmuştur.
Bu anlayış derginin kuruluşundan
beri kendini gösteren bir tavır olarak sonuna kadar devam etmiştir.
Derginin kuruluşu TSP nin Tophane’de
bulunan parti genel merkezi olan
Esat Adil Müstecaplı’nın evinde
işçilerin Aziz Nesin ile Rıfat Ilgaz’a mizah dergisi çıkarmaları önerisiyle
başlayan Markopaşa Haftalık Siyasi Mizah Gazetesi serüveni.
Sabahattin Ali ile Mustafa ( Mim )
Uykusuz’ un katılmasıyla oluşturulan yazı kuruluna,
Rıfat Ilgaz |
Solda yazan birçok aydının
katılması ile hayata geçmiş, 3 yıl 5 ay devam eden yayın hayatında iktidara kök
söktürmüş, parlamento dışı muhalefetin örnek bir basın çalışmasını yürütmüştü.
Markopaşa’ yı çıkaranların olaylara sınıf açısından bakarak
değerlendirmeleri ve mizahlaştırmaları, dergiye ayrı bir derinlik ve ivme kazandırdı.
Mizahına ayrı bir perspektif verdi.
Bu da Markopaşa’nın en büyük avantajı oldu. Dünyada ki siyasi mizahla ortak bir
dil kullanması, savaş aleyhtarı tutumunun yaptığı mizaha yansıması, barıştan
yana net bir tavır alması. Emperyalizme karşı duruşu, karaborsacıyı teşhir eden
tavrı ile çalışanların, bilhassa emekçilerin sorunlarının mizahlaştırılması ile
burjuva partileriyle dalga geçen tutumu, derginin halkın içinde saygın bir
şekilde kök salmasına sebep oldu.
Çalışanların ve sol partilerin TBMM
de milletvekilleri olmadığı halde yayın hayatında
bulunduğu dönemde parlamentoda
hakkında en çok bahsedilen yayın organı olması,
4 Aralık 1946 tarihinde TBMM de
sıkıyönetimin uzatılması ile ilgili görüşmelerde ilk defa “kökü dışarıda” sözü
Markopaşa için kullanılması, milletvekillerinin en çok konuştukları fıkraların
Markopaşa’da yayınlananlar olması, Markopaşa’yı Ankara’ya getiren Toros
Ekspresine saldırı girişiminde bulunulması, devlet eliyle hakkında telin
mitingleri yaptırılması, yine devletin bir mizah dergisinin ayni isimde
sahtesini çıkarttırması, kurucusu, sahibi ve yazı işleri müdürünü faili meçhule
kayıp vermesi, diğer yazar ve çizerleri de dahil olmak üzere çalışanlardan
hemen hemen hepsinin ağır baskı şiddete maruz kalmaları, yayınlanma sayısına göre
en çok dava açılan ve toplatılan dergi olması, çıktığı 146 haftada 77 sayı
çıkıp, 99 hafta çıkamadığı, ilk yirmi iki sayısının tümüne yakınının
toplatılması,
Mim Uykusuz |
gibi nedenler Markopaşa’ya yayın
hayatımızda efsaneleştiren yayın organı olma özelliğini vermektedir.
Markopaşa Haftalık Siyasi Mizah
Dergisi çıkarken adeta bir manifesto şeklinde açıkladığı “Haftalık bir siyasi mizah gazetesi olarak yayınlanan Markopaşa’da,
okuyucularımız alışılmış olandan ayrı bir mizah bulacaklardır. Maksadımız
sadece gülmek değildir. Gülerek düşünmek ve faydalı olmaktır” sözü ile halktan ve emekten yana anlayışını, çıkabildiği
77 sayıda mizah dünyamıza adeta kazıyarak yerleştirdi.
Bu mizah anlayışı son gezi
direnişinde ortaya çıkan mizah ürünlerinde de kendini açık seçik gösterdi. Gezide
üretilen ve geziye damgasını vuran mizah
ürünleri direnişin moralini ve motivasyonunu yükseklere taşıdı. Gezi
direnişinden sonra geniş kitleler, neoliberal düşüncelerin denetiminde üretilen
bazı anlayışların sanat diye, mizah diye halkımıza sunduklarını kabul
etmeyerek, kendilerinden yana sanata ve mizaha sahip çıktılar.
Biz mizahçılar gezi direnişinde üretilen mizahta birazda Markopaşa’yı çıkaranların
payları olduğunu düşünerek başta çıkaran Sabahattin Ali, Aziz Nesin,
Rıfat Ilgaz,
Mustafa ( Mim) Uykusuz ile Markopaşa’ya emeği geçenleri 67. doğum
gününde saygıyla anıyoruz.
İyi ki doğdun Markopaşa. 67.yılında yaşıyor ve savaşıyorsun.
#diren Markopaşa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder