“Anne, ben insan mıyım?” diye sordular. “Anne, ben barbar mıyım?” şiirine Kavafis’le cevap verdiler… Barbarları Beklerken…
13. İstanbul Bienali kamusal
programı kapsamında “Kamuya hitap etmek” adlı program, kamunun gerçek
sahiplerinin müdahalesi ile engellendi. Öğrenciler, sanatçılar, mahalleliler bu kentin gerçek sahipleri, kentsel ya da gerçek
adıyla “Rantsal” dönüşüme karşı gerçek savaşı
verenler, “kültür endüstrisi” üzerinden kentsel alanlarda rant peşkeşini
sanat alanında makul göstermeye çalışan Bienal organizasyonunun “Kamuya hitap
etmek” Konulu paneline rant peşkeşinin mağdurlarının katılımıyla müdahale etti.
Eylemlerine Fulya ERDEMCİ’nin açılış konuşmasını yapacağı esnada
“BARBARLARI BEKLERKEN” yazılı tişörtleri ile ayağa kalkan eylemciler, konuşmacılara
arkalarını dönerek eylemi başlattı. Bildiri metninin okunduğu sırada sahneye
çıkan eylemciler açtıkları boş pankarta “ANNE BEN İNSAN MIYIM?” yazdı.
Bildirinin okunmasının ardından salondaki tüm eylemciler, izleyicilere dönerek
Lale MÜLDÜR’ün şiiri “Anne, ben barbar mıyım?” a karşılık Kavafis’in “Barbarları
beklerken” şiirini hep bir ağızdan okudu. Fulya ERDEMCİ’nin burjuva nezaketiyle
protestoyu sonlandırma çabasına karşılık, tüm eylemciler “Barbarlar Dışarı”
sloganını atarak eylemlerini sürdürdüler. Eylemcilerin programa engel olmakta
ki kararlı tutumu sonucu İKSV programı iptal ettiğini duyurdu. İKSV
organizasyonu salonu terk ettikten sonra kalan katılımcılara Kent
Hareketleri’nden mahalle dernek temsilcileri, mahallelerinde ki (bizzat Bianel’in
sponsorluğunu da yapan kapitalist sermaye grupları tarafından yürütülen) kentsel
dönüşümün yarattığı yıkımları ve mağduriyetlerini anlattılar. Bu sırada İksv
organizasyonu sözde demokratik ortam sağlamak adına verdiği mikrofonun sesini
kıstırarak, salonun ışıklarını kapattırarak mahallelerin konuşmalarını
engellemeye çalıştılar. Ve ardından salonu terk ettiler.
Basına ve Kamuoyuna; (22.03.2013)
Her geçen gün tek kutuplu dünyanın
yörüngesi bir kere daha kayıyor. Kentlerimiz, coğrafyamız, siyasamız bozuluyor.
Sermayenin, hegemonyanın efendileri Kral Midas sevdasında, insani olan herşeyi
paraya kara çevirmenin insanlıktan uzak tutkuları ile bizleri köleleştiriyor.
Sermayenin görünmeyen eli ile
zincirleniyoruz. Evlerimiz, yurdumuz, bedenimiz geleceğimiz ipotek altında,
icrada. Kapitalin Ceo’ları, şirketleri, bankaları bostana girmiş danalar gibi
umarsızca içimizde komplo kurarken, kültürel ajanları, güleryüzlü entelektüel
kolaylaştırıcıları proje üzerine proje üretiyor. Sözümüzü çalıyor. Direnişimizi
kırıyor. Bu sarı renkliler kendilerini medeni, dışında kalanları bedevi, barbar
diye ayırıyor. Evet biz halkız, İbn-i Haldun kitabında onların asabiyesiyiz.
Hep buradayız, duvarların hemen dışındayız, bekliyoruz.
Bu
etkinliğin internet sitesindeki duyurunun ilk cümlesinde; “Biz, kentli vatandaşlara nasıl hitap ediliyor?” diye soruyorlar.
Soruya
bakın arkadaşlar? Kentli ve kentli olmayan vatandaş ne demektir? Biz söyleyelim
ayrımcılığın ta kendisidir,
Kamusal
alanlardaki sorunların, mücadelelerin de temeli bu ayrımcılık değil mi? Bu
mücadeleleri görmüyor tabii İKSV? Bu mücadeleler her gün her yerde…
İktidar ve sermaye
işbirliğinde tüm tarlalar, dereler, ormanlar, evler, sokaklar işgal edilerek,
üzerlerine neler dikiliyor haberin yok mu İKSV? Türkiye’nin her yerinde
insanlar, kendi kamusallıklarını aç kalmamak, barınmak, çevresiyle birlikte
yaşamak için korumaya çalışırken sizler nereden bileceksiniz nasıl hitap
edildiğini? Kentli olmayanlar kendi kamusallıklarını canı ile tartışıyor
dışarıda. Kendi piyasa düzeninizle kurulan yapı, bunu görmenize izin verir mi?
Vermez. Veremez.
Kamusal
alan iktidar ve toplum çıkarlarının çatıştığı yerdir. Bu çatışma toplumların
siyasi tarihindeki en temel taşlardan biridir.
Bu
nedenle, işgalci olan kamusallığı tartışmaz. Sadece işgal eder. Kamusallığı tartışabilmek için iktidar ve
sermayeden bağımsız olmak gerekir. İktidar ve sermaye işbirlikçisi İKSV,
mücadele edenden, sokaktakinden rol çalmaya çalışma. Bu bienal hangi işgal edilmiş alanlarda neyi çözebilir,
hangi direniş alanının açılmasını tetikleyebilir? Bu bienal göbeğinden bağlı
olduğu düzenin içine dahil olmak için nasıl risk alabilir?
İstanbul’un
her yeri uluslararası sermayedarlar için pazarlanırken, İKSV’ye göre kentli
olmayan vatandaşların evleri legal yollarla işgal edilip yerlerine plazalar
dikiliyor. Kentli vatandaşlar için mi bu bienal? Kentli vatandaş için yapılan
bir bienal, sanatı kirletir. Kamusal
alanda sanatıyla mücadale edenleri, sirke benzeyen bienalinizde teşhir etme
planları yapmayı bırakın. Sirkinizde komik oluyorsunuz.
Bu
zihinle İKSV neyi devreye sokmak istiyor? Neyi normalleştiriyor? Nereye
güzellemeler yapıyor? Biz dediğiniz kimler? Sizden olmayanların bu kentte yaşam
hakkı mı yok? Yaşam hakkını kim alır? Barbarlar mı? Barbar kim? “Biz”
diyenler mi?
Barbarları
dışarıda arayan İKSV; buraya size barbarları göstermeye geldik. Barbarın siz
olduğunu birlikte çalıştığınız kurumların, savaş aracı ürettiğini, ülkenin
geçmişini nasıl kirlettiğini, işbirlikçi hallerini size göstermeye geldik. Siz
bienalci değilsiniz, darbecisiniz.
işgalcisiniz, barbarsınız.
ArtHack
Bağımsız Sanatçılar
Bağımsız Sanatçılar
Bağımsız Üniversite Öğrencileri
Emek Gençliği
Gündoğusu Sanat ve Düşün Topluluğu
Gündoğusu Sanat ve Düşün Topluluğu
Güney Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi
Homur Mizah ve Karikatür Grubu
Halkevleri
Kamusal Sanat Laboratuvarı
Kent Hareketleri
Öğrenci Kolektifleri
Red Fotoğraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder