10 Şubat 2011 Perşembe

3.Çekmeköy Buluşması




26 Ocak 2011 Salı
HOMUR üçüncü kez Çekmeköy Gönüllüleri Derneği'nde çocuklarla
“Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler...”

1 Şubat 2010’daydı ilk buluşmamız. HOMUR Mizah ve Karikatür Gurubu Çekmeköy Gönüllüleri'nin konuğuydu. Karikatür Atölyesi çalışmasında çocuklarımızı karikatürle tanıştırmış, karikatüre bakış açıları oluşturulmaya çalışmıştık. Karikatür ve mizahın ülkemizdeki tarihine örneklerle kısaca değinmiş, karikatür çizim tekniğinden bahsederek dikkat edilmesi gereken temel püf noktaları göstermiş, çocuklardan çizim yapmalarını istemiştik. Biten çizimleri üzerine yorumları paylaşmıştık..

İkinci buluşmamızda daha bir merakla beklendiğimizi görmüş, biraz daha fazla bir hevesle sarılmıştık çalışmalara... (15 Ekim 2010) Yine karikatür konuşmuş, öyküler anlatmış, şiirlerle güzel sohbetler oluşturmuştuk... İkinci buluşmamızda, ilkinde yaptığımız serbest karikatür çalışmasından farklı olarak İstanbul konulu çalışmalar yapmıştık... Çocuklar önce İstanbul hakkındaki düşüncelerini anlatmış, İstanbul'un kendilerine ne ifade ettiğini, İstanbul deyince akıllarına neler geldiğini paylaşmışlardı. Biz de tahtaya listelemiştik:
Kız Kulesi, tarih, savaş, barış, Osmanlı İmparatorluğu, çevre, trafik, kalabalık, kültür, mimari, gezi, bayrak, güzellik, müzeler, aşk....

Tadı damağımızda kalan keyifli bir günün ardından şu satırlar kalmıştı geriye:
“Biz de, paylaşmanın keyfiyle düşerken dönüş yoluna, "çocukların kırmızı elmalar gibi gülüşü"nü bıraksak da ardımızda, ileride onları bizden çok ama çok önde göreceğimizin inancı ve heyecanıyla umutlandık bir kez daha...”

önce kendimize sonra çocuklara bir sözümüz vardı artık:
“Sizi hiç unutmayacak, yine severek buluşacağız. Sizlere birşeyler öğretmek kadar sizlerden de birşeyler öğrenmeye, güzellikleri paylaşmaya devam edeceğiz... Güzel elleriniz, güzel düşleriniz ve gülüşleriniz için...”

üçüncü buluşma... 26 Ocak 2011



tarih 17 Şubat’ı gösterirken Çekmeköy Gönüllüleri Derneğinden gelen bir postayla hareketlendik;
“Merhaba,
Öncelikle sizleri çok özlediğimi söylemek istiyorum. Umarım ortak bir çalışma ile görüşme olanağı yakalarız. Yakında ara tatil dönemine giriyoruz. Bildiğiniz gibi bizim mahalledeki çocukların tatil yapma olanağı yok. Havalar da soğuk evde televizyon başında bir tatil geçirme durumundalar. Bu nedenle onlara olanaklarımız ölçüsünde yeni şeyler öğrenerek eğlenebilecekleri verimli bir tatil programı hazırlama çabasındayız. Bu konuda önerilerinizi ve desteğinizi bekliyorum.
En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.
Sevgiyle kalın.
Canan Oğuz”

Mesajlar çekildi, haberleşildi ve 3. Buluşma heyecanı başladı... Canol Kocagöz’ün ameliyat günlerine denk geldi buluşmamız. Canol abi, ameliyata girecek olmasına rağmen bizleri yalnız bırakmadı ve organizasyonda en büyük katkıyı yaptı... Asuman arkadaşımız da annesinin sağlık koşulları nedeniyle katılamadı bu kez..

3. Buluşmada yeni yüzlerle tanıştı kardeşlerimiz. Aradığımızda hiç tereddüt etmedi Atilla Atala, atölyesini bırakıp geldi. Coşkun Göle, trafik ve yağmura aldırmadı, Başakşehir’den kalktı geldi... Yine yorgunluğuna ve Çeşmeköy’den 2.5 - 3 saatte geriye döneceğine aldırmadan...


Çocuklar her zamanki gibi merakla karşıladı bizi... Tanışma sohbeti keyifli geçti... İki grupla çalışmalar yapacaktık. Önce 5 ve 6. sınıflarla başladık, iki saat sonra 7 ve 8. sınıflarla devam ettik. Çocuklar, ilk buluşmada karikatürle tanışmış, ikincisinde farklı İstanbul çizimleri yapmışlardı.. 3. Buluşmamızda “su” üzerine yoğunlaşmamıza karşın, su konusunu bir sonraki buluşmamıza bırakarak bu buluşmanın konusunu “masallar” olarak belirledik... Kısaca masallardan sohbet edildi.. Çocukların en çok sevdikleri masallar üzerine sohbet yapıldı. Tüm çocuklar hangi masalları sevdiklerini anlattılar.. Bazıları sevdiği bir masalı özetledi...


Bu kez, masal kahramanını kardeşlerimizin farklı çizgilerinde görmekti amacımız. Ve bu kahramanı çizerlerken, seçilecek ikinci bir masal kahramanıyla bir arada bir kompozisyon yaratmalarını isteyecektik... Burada temel hedefimiz, öğrencilerin belli bilgileri edinip edinmediklerini belirlemek değildir. Öğrencilerin bilgi ve becerilerini gerçek hayatta ne derecede kullanabildiklerini görmek, güncel sorunların çözümünde bilgi ve becerilerinden yararlanmalarını sağlamak ,eleştirel düşünceyi geliştirmek ve kavrama potansiyeli yüksek beyinler olarak sosyal olmalarını sağlamaya çalışmaktır. Çocuklar çoğunlukla Pinokyo’yu seçtiler.. ikinci masal kahramanımız Keloğlan oldu... Bu iki masal kahramanını hangi nedenle bir araya getirebilirdik? Kısaca bunun üzerinde bir sohbet gerçekleşti.. Çocukların, hayal gücünü çalıştırarak bir kompozisyonla bunu anlatmalarını istedik... Bu çalışmayı yaptırırken arada yine sohbetler yapıldı... Çocuklar, Pinokyo ve Keloğlan’ı nasıl bir araya getireceklerini sorguladılar... Dünyanın yeni eğitim modelinde karikatür yorumlama vardır. Ülkemizde de bu, görsel yorumlama kazanımı olarak ders kitaplarına geçmiştir ancak bir temel oturmadığından çocuklarımız, görseli ne şekilde yorumlayacaklarını bilmemektedir. Burada amacımız, farklılıkları birleştirerek , çocuklarımızın zihinlerinde yeni bir sentez oluşturmaktı. Çocukların zihinlerinde iki farklı bilgiyi tek çerçevede toplayacak bir sentez ve bilgiler arasında bağ kurmalarını sağlayacak değerlendirme - yorumlama basamağını harekete geçirmeyi planlıyorduk.


Çizerken paylaştıklarımız:
İkinci masal kahramanımızın keloğlan olmasında karar kılınınca pinokyo ve keloğlanın özelliklerini konuştuk. Bu iki karekterin ilk başlarda görünen tek ortak paydası, çocukların dünyalarını süslemeleriydi. Birbirinden çok farklı tipleri aynı karede kompozizyon etmek, doğal olarak çocuklara çok zor geldi. Her iki karekteri de aslında çocuklarımız yakınen tanımaktaydı. Burada iş bize düştü. Doğru sorular sorarak varolan bilgilerini açığa çıkarmamız gerekmekteydi. Sohbetimiz devam ederken çocuklardan ilginç fikirler çıkmaya başladı. Zihinlerindeki pinokyo ve keloğlan imgesi, ortak paydalarda yavaş yavaş birleşiyordu. Yani bilinen bir bilginin, bilinmeyen, yeni karşılaşılan bir durum karşısında nasıl kullanılacağını belirlemek, beynin yorumlama yeteneğiyle örtüşüyordu. Öğrenmeyi öğrenme kuramına göre öğrenilen bir bilgi, zihinde daha önce öğrenilenlerle birleştirilmediği sürece kalıcı bir bilgiye dönüşmemektedir. Biz, resim çizmeyi araç olarak kullanarak çocuklara pek çok şeyi, onların anlayacağı şekilde anlatmaya çalıştık. Böylece her çocuk, kendi zihninde kalıplara oturmuş keloğlan ve pinokyo imgesinden sıyrıldı. Onların klasik özelliklerini unutmadan yeni bir bakış açısıyla bu iki farklı tiplemeyi, bambaşka bir çerçevede hayal güçleriye, kendi yaşam tecrübeleriye birleştirerek bir araya getirmeye çalıştı. Algıda seçicilik ,ülkemizde unutturulmaya çalışılan, atlanılan bir gerçektir. Kişi; gördüğü, yaşadığı, bildiği, duyduğu vs. her türlü olay, durum, duygu ya da düşünceyi kendi yaşam tecrübesiyle ve kişesel özellikleri doğrultusunda anlar ve buna bir anlam yükler. Dayatılan bilgi, kişinin tüm yaşamıyla birleşerek bir anlam bulur. Herkes kendi yorumuna göre bir takım sonuçlara ulaşabilir. Biz de çocuklarda bunu geliştirmek için pinokyo ve keloğlanı kendilerine göre yorumlayarak kağıda yansıtmalarını istedik. Aslında bu çalışmanın hem sanatsal hem eğitimsel hem de toplumsal boyutları var. Birbirinden farklı tiplemeleri aynı karede çizen ve bu çalışmayı tamamlayınca mutlu olan çocuklar, insanlar arasındaki farklılıkları da normal karşılamayı öğreneceklerdir. İki tane bambamka masal kahramanı aynı kağıda sığabiliyorsa birbirinden farklı milliyete, dini görüşe, duygu ve düşüncelere sahip insanlar da aynı karede yer alabilir. Farklılıkları öldürmemek ve birer zenginlik olarak yaşatmak gerekir. Bunu sağlamanın en güzel yolu da çocuklarımıza verilen eğitimden geçmektedir.


Katılımcı arkadaşlarımızdan:

Coşkun Göle:
"Çekmeköy Gönüllüleri "nde o gün faydalı olmanın ,öğretmenin mutluluğunu yaşadım. Böylesi insani paylaşımlara gönüllü katkılarını esirgemeyen Homur Mizah Grubu’nu yürekten kutluyorum....


Atilla Atala:
Homur Mizah Grubu 25 ocak 2011 salı günü yine Çekmeköy Gönüllüleri'ndeydi. Homur Grubu daha önce aynı yerde bir kaç kez çocuklarla karikatür çalışması yapmışlardı. Bu sefer ben de aralarındaydım. Vahit ve Coşkun arkadaşlarımla beraberdim. Onların, yapılan çalışmalarla ilgili detaylı anlatımları olacaktır. Ben ilk kez katıldığım bu etkinlikteki beni şaşırtan, heyecanlandıran ve umutlandıran yaşadıklarımı aktarmak istiyorum. Benim oradaki çocuklara bahsettiğim karikatür çizerken çizime nasıl başlayacakları ve fikirleriyle nasıl birleştirecekleriydi. O çocuklardan gördüğüm ise istekli olmaları, konuya odaklanabilmeleri ve sıkılmadan kollektif bir öğrenim sürecine katılabilmeleriydi. Disiplinli katılımlarının yanında çocukça, naif ama yaratıcı düşlerini zevkle kağıtlara yansıttıklarını gördüm. Hatta ilk dakikalarda katılımcı çocuklarımızdan bir tanesinin çizdiği karikatürün çevresindeki boşluğu katlayıp karikatürüne çerçeve yapması çok hoşuma gitti.Bilmiyorum onlara ben ne kadar faydalı olabildim ama onların bana faydası büyüktü; umutlandım...Ve eğitimle, sevgiyle genç kuşakların nasıl kazanılabileceğini bir kez daha gördüm. Akla şu gelebilir okullarda nitelikli eğitim yok mu ki? Evet var tabi...Varlıklı olana!!!... Ben buradan Çekmeköy Gönüllüleri'nin yöneticilerini,eğitmenlerini bir kez daha kutlamak istiyorum.

Canan Oğuz
Değerli Dostlar,
Öncelikle yürüttüğümüz mahalle çalışmalarımıza verdiğiniz içten katkılar için sizlere teşekkür etmek istiyorum. Katkılarınızın bizlere güç veriyor. Çocuklarımızla yaptığınız birkaç atölye çalışmasında onların üzerinde yaptığı olumlu etkileri keyifle gözlemledik. Bunların içerisinde dikkati dağınık oldukça sorunlu birkaç çocuğumuzun karikatür çalışmasına olan ilgisi ve yüzlerine yansıyan mutluluk bizleri onların geleceği açısından umutlandırdı. Karikatürleri ve esprileri hakkında övücü sözlerle onurlanan çocuklar çalışmalarına evde özenle devam ederek tamamlayıp gururla teslim ettiler.
Derslerinin daha iyi olması konusunda dikkatlerini toplayarak çaba harcamayan bu çocuklarımızın bir konuya yoğun ilgi duymalarını çok önemsiyor ve bu yanlarının gelişimine koyacağımız katkıların onların geleceğine bir ışık olacağı düşünüyoruz.
İyi ki varsınız.
Canan Oğuz
Ayrıca, giriştiğimiz atölye çalışmalarında, yöntem ve metodlar konusunda bize destek veren Hatice Yorulmaz’a da çok teşekkür ediyoruz...

Homur Mizah ve Karikatür Grubu’ndan
Vahit Akça- 8 Şubat 2011

fotoğraflar: Atilla Atala, Canan Oğuz, Coşkun Göle

Hiç yorum yok: