5 Kasım 2009 Perşembe

FRANKEŞTAYN'İN DÖNÜŞÜ


Frankeştayn ürünler denilen GDO’lar yani “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” daha açık ifadeyle genetiğiyle oynayıp; köpekbalığı geni aşılanan domatesler, eşek geni aşılanan patatesler, genlerine tarım ilacı konan mısırlar daha da açık ifadeyle aslında bildiğimiz gıdalara benzeyen ama onlarla alakası olmayan hilkat garibesi ürünler artık sofralarımıza geliyor…
Pardon, aslında çoktan gelmiş de geçmiş bile. Bunları yıllardan beri bize kakalamışlar, meğer yıllardan beri yediğimiz haltların farkında değilmişiz.
Şimdiki yenilik bunun bir yönetmeliğinin hazırlanmış olması… Biz yeni aydık, yeni uyandık, günaydın demek gerek. Sevindirici bir durum, bize horoz geni aşılanmadığı kesin yoksa çabuk uyanırdık.
Normalde önce yasalar çıkması gerekir, ama devenin boynu gibi neremiz doğru ki…
Belli ki yasaya da deve geni enjekte edilmiş…
Bundan sonra yasal olarak genetiğimizi hacamat edeceğiz…
Acaba bunu bizlere reva görenlerin genetiği ne yönde değiştirilmiş çok merak ediyorum.
Örneğin bu yasayı hazırlayan kişiye ne geni enjekte edilmiş acaba?
Artık ürün ambalajında içinde ne herzeler olduğu yazmayacak…
GDO’suz bir üründe de “Burada GDO yoktur” yazamayacak…
Müdür Bey’e soruyorlar…
“Neden?”
Müdür Bey mantıklı bir yanıt veriyor;
“E her olmayan şeyi yazamayız ki, sığmaz.”
Doğru, örneğin bir bisküvinin içinde otomobil yok, televizyon yok, balata yok, lastik yok, tramvay yok, kayak sopası yok, soba borusu yok… Hangi birini yazacaksın…
İyi de et ürünlerinin üstüne “Domuz eti ihtiva etmez” diye yazıyorsun…
O başka…
Sahi o müdür beyde ne geni var acaba?
Bu olanlardan sonra, şöyle ya da böyle, her koşulda insanın genetiğini fena halde bozacaklar!
Atay SÖZER

Hiç yorum yok: