Faşizme karşı birleşemeyenler,
Faşizmin zindanlarında birleşir.
BRECHT
Parayla satılmayan, gerektiği zaman çıkan dergi
Karikatürümüzün usta isimlerinden Nezih Danyal'ı kaybettik
1945/İZMİT doğumlu olan NEZİH DANYAL 1960 yılından bu yana, yüzün üzerinde yayın organında karikatürler, çizi diziler çizdi.
Ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödül kazandı.
Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli kentlerde sergiler açtı. ”Globanadoluzeyşın” sergisi başta Berlin, Roterdam, Paris, Tahran, Hirosaki (Japonya), Osieck (Hırvatistan), Varşova, Legnica (Polonya), Atina, Lefkoşa, olmak üzere çeşitli kentlerde sergilendi. Karikatürleri müzelere ve özel kolleksiyonlara alındı.
On karikatür albümünden ikisi, “Devir” İtalya`nın Pescara kentinde düzenlenen 3.Uluslararası Karikatür Yarışması´nda, “Sergiler” 13.Hollanda Karikatür Festivali’nde ödüllendirildi.
Karikatüre yeni başlayanlar için “Haydi Karikatür Çizelim” yardımcı kitabını hazırladı. 1991 yılından başlayarak yedi yıl süreyle TRT1`de yayınlanan “Gün Başlıyor” programı içinde “Haftanın Karikatürü” köşesini hazırladı ve sundu. ‘Haftanın Karikatürü’ köşesinde yer alan karikatürler TRT tarafından 2000 yılında kitap olarak basıldı. 1980 yılında Sanat Sevenler Derneği “Ulusal Kültüre Katkı” armağanıyla, 1999 yılında FECO (Karikatürcü Kuruluşları Federasyonu ‘Promotor Cartoon Art’, 2004 yılında da FECO ‘Fellowship’ ödülleriyle ödüllendirildi.
1994 yılında “Karikatür Vakfı”nı kurdu.
1995 yılından bu yana “Uluslararası Ankara Karikatür Festival”lerini düzenledi. Nezih Danyal, FECO Türkiye başkanıydı.
Pulitzer Ödüllü Karikatürist, Sahibi Jeff Bezos ve Donald Trump'la Alay Eden Reddedilen Çizim Nedeniyle Washington Post'tan İstifa Etti
Ann Telnaes, daha önce çizdiği eskizlerin reddedildiğini ancak bunun "bakış açısı" nedeniyle ilk kez gerçekleştiğini yazdı.
Washington: The Washington Post'un ödüllü siyasi karikatüristi, gazetenin milyarder sahibinin Donald Trump'a yalvarmasını tasvir eden karikatürünün reddedilmesinin ardından istifa ettiğini duyurdu.
Ann Telnaes, Cuma günü geç saatlerde Substack'te "kalemimi kime veya neye doğrultmayı seçtiğim için bir karikatürün öldürülmesiyle ilk kez karşılaştığımı" yazdı. Karikatürde -- gönderisine eklediği -- Amazon'un kurucusu ve Washington Post'un sahibi Jeff Bezos, Facebook ve Meta'nın kurucusu Mark Zuckerberg ve diğer medya ve teknoloji patronları, Trump'ın önünde diz çökmüş ve para dolu çantaları tutuyorlar.
Ayrıca, ABC News'in sahibi olan Disney Company'nin sembolü olan yere serilmiş bir Mickey Mouse da gösteriliyor. Televizyon ağı, Trump'ın New York'taki cinsel taciz davasıyla ilgili haberlerinden dolayı iftira davası açmasının ardından yakın zamanda Trump ile 15 milyon dolarlık bir anlaşmaya vardı.
Telnaes, daha önce çizdiği eskizlerin reddedildiğini ancak bunun "bakış açısı" nedeniyle ilk kez gerçekleştiğini yazdı. "Bu oyunun kurallarını değiştiriyor... ve özgür basın için tehlikeli," dedi.
Sloganı "demokrasi karanlıkta ölür" olan Washington Post, Telnaes'in çalışmasının herhangi bir "kötü niyetli güç" nedeniyle reddedilmediğini söyledi. "Karikatürle aynı konuda yeni bir köşe yazısı yayınlamıştık ve yayınlanmak üzere başka bir köşe yazısı -- bu bir hiciv -- planlamıştık," dedi editör sayfası editörü David Shipley bir açıklamada. "Tek önyargımız tekrarlamaya karşıydı."
ABD medyası, Trump'ın iki azil süreci yaşayan ve 2020 seçimlerinde yenilgiyi tanımayı reddeden, en sonunda da destekçilerinin Kongre'ye saldırdığı kaotik ilk dönemini agresif bir şekilde ele aldı.
Trump, Kasım ayında Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yendikten sonra 20 Ocak'taki göreve başlama törenine hazırlanırken, medya dahil olmak üzere üst düzey CEO'ların iyi ilişkiler kurmaya istekli olduğuna dair işaretler var. Apple CEO'su Tim Cook'tan Bezos Zuckerberg'e kadar bir dizi üst düzey yönetici, Trump'la Florida'daki malikanesinde görüşmek üzere seyahat etti.
Etkili sosyal medya platformu X'in sahibi ve dünyanın en zengin kişisi Elon Musk, başkan seçilen kişinin en yakın danışmanlarından biri. Amazon ve Meta, Apple'ın Cook'unun kişisel olarak yaptığı bildirildiğine göre Trump'ın göreve başlama fonuna 1 milyon dolar bağışta bulunacaklarını duyurdu.
Bezos, başkanlık seçimlerinin hemen öncesinde, yıllardır süregelen geleneği bozup Post'un bir adayı desteklemesine karşı karar verdiğinde bir karışıklığa yol açtı. Çalışmalarıyla Pulitzer Ödülü ve diğer ödülleri kazanan Telnaes, 2008'den beri Post'ta çalışıyordu.
“KUSURSUZ
CİNAYET”
KARİKATÜR
SERGİSİ
İSTANBUL SCHNEİDERTEMPEL SANAT MERKEZİ’NDE AÇILIYOR
Karikatürist
ve Adli Tıp Uzmanı akademisyen Prof. Dr. Halis Dokgöz'ün Kusursuz Cinayet Karikatür
Sergisi 26 Aralık 2024 Perşembe saat 18.00’de İstanbul Schneidertempel Sanat Merkezi’nde bir
kokteylle açılıyor. Sergi 19 Ocak 2025 tarihine kadar açık kalacaktır.
Karikatüre
1985 yılında başlayan Dokgöz’ün özellikle son yıllarda gündeme gelen adli
olaylardan yola çıkarak kriminal dünyanın sonsuz evrenini çizdiği “Kusursuz Cinayet Karikatür Sergisi” dünyada bir ilk olma özelliği de
taşıyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler, hayvanlar ve bitkilere
yönelik şiddetin toplumsal yansımaları ve “Kusursuz cinayet var mıdır?”
sorusunun yanıtını bilimsel ve akademik çevrelerde aramanın yanında görsel
sanatların etkili eleştirel dalı karikatürlerle ifade ediliyor. 40 karikatürden
oluşan sergi sanatseverlerin, adli tıp, adli bilimler, polisiye ve kriminal
dünyaya ilgi duyanların izlemesi için 19 Ocak 2025 tarihine kadar açık kalacaktır.
26 Aralık 2024 Perşembe günü Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün katılımıyla saat: 18:00’de açılacak olan sergiye tüm sanatseverler davetlidir. Pazartesi kapalı olan galeri diğer günler 11.00-18.00 arası ziyarete açık olacaktır.
Adres: Bankalar
Cad. Felek Sok. No:1 Karaköy, Beyoğlu İstanbul
Telefon: 90
212 249 0150
HALİS DOKGÖZ KİMDİR?
Çorum’da doğdu. 1989 yılında 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun
oldu. 1999’da İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde Adli Tıp
ihtisasını tamamladı. 2000-2004 yıllarında İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas
Kurulunda çalıştı. 2005 yılında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp
Anabilim Dalı’nda “Yrd. Doçent”,
2008 yılında “Doçent” ve 2014
yılında “Profesör” oldu. Halen Mersin Üniversitesi Tıp
Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Mersin Üniversitesi Çocuk
Koruma ve Araştırma Uygulama Merkezi kurucu müdürü olarak görev yapmaktadır.
Adli bilimler alanının hakemli uluslararası dergisi Adli Tıp Bülteni’nin 2013 yılından beri editörlüğünü yürütmektedir.
2019 yılında 52 akademisyenin katkılarıyla yayınlanan ve Türkiye’nin
uluslararası textbook nitelikli “Adli
Tıp & Adli Bilimler” kitabının,
2020 yılında Türkiye’nin ilk “CSI” kitabı olarak tanımlanan adli
olguların bilimsel çözümlemelerini içeren “Olgularla
Adli Tıp & Adli Bilimler” kitabının ve 2023 yılında tıp, psikoloji,
hukuk, kriminoloji, etik, siber güvenlik gibi alanları kapsayan “Siber Suçlar” kitabının editörlüğünü
yaptı. 2024 yılında topluma yönelik “Kusursuz
Cinayet” kitabı yayınlandı. Ulusal ve uluslararası pek çok makale,
araştırma ve kitap bölümleri yayınlanan Dokgöz, çocuk hakları, kadın hakları,
şiddet, adli psikiyatri ve tıbbi malpraktis konularında çalışmalarını
yoğunlaştırmıştır. Adli tıp ve adli bilimler alanında topluma yönelik yazılı ve
görsel medya aracılığı ile programlar ve danışmanlıklar yapmaya ve 221B Polisiye Kültür Dergisi’nde
yazmaya devam ediyor.
Bilimsel çalışmaları yanında karikatürle de uğraşan Dokgöz’ün, Gırgır, Limon, Çarşaf, Cumhuriyet, Bizim Gazete, Milliyet, Radikal ve Sabah gibi pek çok gazete ve dergide karikatürleri yayınlandı. Düzenli olarak Kılçık, Tıp Dünyası, Sendrom, Hiç, Fesat, Homur, Hekim Forumu, Dünya ve Ekonomi gazetesine çizdi. 2016-2018 yıllarında günlük olarak Hürriyet Gazetesi Çukurova’da Metafor köşesinde karikatürleri yayınlandı. Katıldığı ulusal ve uluslararası yarışmalardan çeşitli ödüller aldı. Çok sayıda kişisel ve karma karikatür sergisi açtı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce Birgün Gazetesi’nde Metafor isimli köşesinde Aralık 2022-Eylül 2023 tarihleri arasında yayımlanan toplumsal konulu karikatürleri nedeniyle karikatür alanında 2023 yılı Sedat Simavi Ödülü’ne değer görüldü. Güneşin Girmediği Yere, Çizgisel, Metafor ve Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi kitapları yayınlandı. Halen BirGün Gazetesi’ne çiziyor.
HOMUR MARŞI
Homur homur homurdanır
Sahibimiz yoktur bizim
Parayla satılmayız
Hep emekten yanayız
Mizah bizim işimizdir
Hem yazarız hem çizeriz
Marko Paşa pirimizdir
Fıstık yeşil rengimizdir
Homur bizim dergimizdir
Ne olacak bu ülkenin durumu?
İşte burada Homur mizah grubu.
Bulamadık diye dövmeyin dizi
Homur gelip bulur sizi.
Türk karikatürünün büyük ustası Yalçın Çetin'in 90.yılı için 8. İzmir Uluslararası Mizah Festivali kapsamında bir sergi ve panel düzenlendi...
Türk Modern Karikatüründe bir Usta: Yalçın Çetin başlıklı panel 17 Aralık saat 19,00'da Konak Belediyesi Karikatür Müzesi, Türkan Saylan Kültür Merkezi'de yapılacak.
Katılımcılar: Erce Çetin Özcan, Sevda Deniz Anıl, Turgut Çeviker Moderatör: Mustafa Yıldız
Zümrüt Umakoğlu |
NATO’ya ve emperyalizme karşı mücadelenin taşındığı her yere…
Bu söz, İncirlik sonrasında da söylenmeye devam edecek.
Üstelik, en başından beri olduğu gibi farklı biçimlerde söylenecek: yazıyla,
resimle, müzikle, sözlerle, eylemle, konuşarak, tartışarak ama mutlaka
duyularak, görünür olarak ve örgütlenerek. Geçtiğimiz bir ay içinde de böyle
yapıldı. Karikatür ve resim sergisi, önce 1 Eylül’de çevrimiçi olarak erişime
açıldı. Henüz planlanan mekansal açılışı gerçekleşmeden İsrail’i korumak üzere
bölgemize gelen ABD zırhlısı USS Wasp’ın İzmir limanına demirlemesi, İzmir’i
serginin ilk görev yeri haline getirdi: Limanda ABD’lilere “hoş gelmediniz“
diyen yurtseverlere sergi de eşlik ederek sokakta kendisini gösterdi. Yürüyüşün
başlamasından bir kaç gün önce İstanbul Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde
görkemli bir açılışla NATO karşıtı sanatçıları ve izleyicileri buluşturdu.
Eserler, yürüyüş boyunca çeşitli illeri gezdi. Yeri geldi
iki ağacın arasına ip gerilerek sergilendi, yeri geldi tişörtlere basılıp
eylemlerde giyildi. NATO karşıtı yürüyüş ana akım basında sansürlenirken
serginin yerel basının kadrajına girmesi önemliydi.
Örneğin Eskişehir’in Anadolu Gazetesi, sergiye Eskişehir’den
katılan karikatürist Mehmet Zeber’in şu sözlerine yer veriyordu: “Sergi
duyurusunu öğrenince ben de katkıda bulunmak istedim. Bizlere ilkokul ve
ortaokulda NATO’nun ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatırlardı. Tabi o
yaşlarda biz emperyalizm nedir, silahlanma nedir sorularına pek aklımız
ermiyordu. NATO, ne yazık ki Türkiye'nin üyesi olduğu bir kuruluş. Ben de onu görsel olarak ifade etmek istedim.
Biraz metafor yaparak, akbaba ile barış güvercinini bir araya getirdim. Barış
güvercinine bürünmüş bir akbabayı çizdim.”
Öte yandan sergi, Ankara, Mersin gibi uğradığı kentlerde
yeni sanatçılar ve yeni eserleri de bünyesine katarak zenginleşti.
Yürüyüşçüler, serginin her durağında sanatın etkisini
gözlemleme şansı buldular. İlk durak olan İzmit’te sergi, liselisinden
öğretmenine, inşaat işçisinden mühendisine birçok insanda merak uyandırdı.
Eserlerin fotoğraflarını, videolarını çeken İzmitlilerin sergiyi beğendikleri
gözlerinden okunuyordu.
Yürüyüşün alkışlarla karşılandığı Konya sokaklarında açılan
sergi, kolluk kuvvetlerinin yoğun kuşatmasına rağmen ilgiyle karşılandı. Tarsus
Yarenlik alanında ise zaman zaman gençlerin karikatürlerin karşısına geçip
ellerindeki kağıt ve kalemle çizimlerinin kopyasını çizme çabaları dikkat
çekti. Özellikle kadınların ilgilendiği sergide halkın hem NATO’nun bir terör
örgütü olduğuna dair bilinç hem de Filistin’de devam eden soykırımın
sorumlusunun NATO olduğu konusunda uyanıklık hissediliyordu.
Bir sanat işinde, doğru sözün nasıl ya da hangi biçimle daha
iyi söylenmesi önemli olduğunda ortaya çıkması beklenen şey oldu; kolektif
olarak alınmaya çalışılan sonuç önemsendi. Kimsenin katkısı, yaratıcılığı
önemsizleşmeden ve kimse kahramanlaşmadan siyasal bir estetikle buluşuldu.
Liberalizmin sanatı sadece metaya ve sanatçıyı da daha fazla
kâr getirmesi gereken metaları üreten kişilere indirgediği bir dünyada, bu
duruş çölde vaha etkisi yarattı ve kısa zamanda beklenenden fazla sanatçının
katılımıyla sergi gerçekleşti. Elbette bu bir ilk adımdı ve daha hazırlık
sürecinde seneye daha iyi bir serginin nasıl olabileceği tartışılmaya başlandı.
Serginin düzenleme komitesi de aynı kolektif bakışla
çalışarak hem eserlerini verdiler hem de THTM’nin çağrısının getirdiği
sorumluluk ile hareket ettiler. Bu yazıya, serginin düzenleme komitesinde yer
alan karikatürist Canol Kocagöz ve ressam İrfan Ertel’i de konuk ederek
serginin ardından bir değerlendirme yapmak ve olası gelecek planları üzerine
konuşmak istiyoruz.
Sergiye yurtdışı da dahil olmak üzere yoğun bir katılım oldu
ve bu katılım başvuru tarihi bittikten sonra da devam etti. Sanatçıların
gösterdiği bu ilginin sebebi sizce neydi ?
Canol Kocagöz: THTM‘nin, ressam ve karikatürcü dostlarımıza
1 Eylül 2024 Dünya Barış Gününde açmayı planladığı NATO’ya ve savaşa karşı
sergi daveti, Ağustos ayının başında bir çağrı ile yapıldı. Çağrıya 61 sanatçı
zamanında cevap vererek serginin 1 Eylül’de 125 eserle açılmasını sağladılar.
Sergiye katılım son günün ardından da devam etti ve şu anda 74 sanatçı ve 136
eser var. Hatta daha sonra da sanatçılar serginin gittiği kentlerde ve
devamındaki açılışlara, etkinliklere katılarak sanatsal, artistik ve politik
bir serginin nasıl yaratılacağını gösterdiler. Tüm katılımcı arkadaşlarıma,
dostlarıma ve bizlere sanatın kitle eylemlerinde nasıl bir yol izleyebileceğini
gösterdikleri için teşekkürü bir borç bilirim. Herhalde Türkiye’ de NATO ve
savaş karşıtı eylemlerde sanatın kamusal alanda böyle kullanılması fikri bir
ilkti. Bunu da katılımcı ressam ve çizer arkadaşlarımız yarattı. Ayrıca
emperyalizmle mücadelede bizleri yalnız bırakmayan dış dünyadan Çin, KKTC,
Rusya’dan meslektaşlarımızda eserleri ile bizimleydi.
Arkadaşlarımın gösterdiği bu ilginin sebebi neydi sorusunun
cevabı ise kısaca yıllardır resim ve karikatür dünyasında emperyalizme karşı
yürüttükleri barış mücadelesini tıkanan politik alandaki tepkiye fırsatını
buldukları anda fırça ve çizgileriyle cevaplarını verdiler. Bu eserler de
sergimize yansıdı.
Plastik sanatların bir alanındaki bu tepki, ayni zamanda
diğer sanat alanları, müzik – sahne sanatları – yazın – tasarım ve disiplinler
arası sanat insanlarına da bir mesaj olacağına inanıyorum.
İrfan Ertel: Bu sergi sadece bir sanatsal etkinlik değildi. Çok önemli bir politik eylemin parçası olmak gibi işlev de üstlenmişti. Sanatçılar üstünde ağır bir biçimde birikmiş olan NATO ve savaş karşıtlığı için sanatçılara kendini ifade etme ve karşı duruş olanağı sağlamaktaydı. Bunu fark eden her sanatçının katılmak istemesi çok doğal bence.
Birden fazla şehirde aynı anda sergileme ve gezici sergi biçimi alışık olduğumuzdan biraz farklı. Ayni zamanda sergi siyasi bir eylemle de bağdaşık. Sizce bu durum seyirciler, katılan sanatçılar ve genel olarak sanat ortamı açısından ne anlam ifade etti?
Canol Kocagöz: Evet, ABD’nin İsrail’i korumakla görevli
savaş gemisi USS Wasp serginin açıldığı gün olan 1 Eylül Dünya Barış Gününde
İzmir limanına demirledi. Sergimiz orada da savaş gemisinin mürettebatını İzmir
limanına çıkarmamaya kararlı nöbet tutan barış mücadelesi yürüten arkadaşımızın
yanında yerini aldı. Bu da bu serginin ilkleri arasındaydı. 1 Eylül de İstanbul
Nâzım Hikmet Kültür Merkezin’de açılan, yoğun ilgiyle karşılanan sergimiz diğer
sanat alanlarına aynı zamanda çağrı anlamındaydı. Yürüyüş boyunca eserlerin
bazıları tişörtlerde yol buyunca yürüyüşe eşlik etti. Galerilerde açtığımız
sergiler sokakta bulunan sergimize destek anlamında sergiler olarak yer aldı.
İrfan Ertel: Eylemin ihtiyacına yönelik bir sergileme modeli
geliştirilmesi çok yaratıcı oldu. Bazen böyle alışılmışın dışına çıkılması
sanatsal eylemi daha etkin kılıyor. Bu işte de böyle oldu kanımca. “Sergi eyleme nitel anlamda katkıda
bulunabilir mi?” diye düşünülmüştü. Eğer buna verilecek cevap “evet katkıda
bulundu” ise ne mutlu sergiye emek veren sanatçılara. Sanatçılara ve sanatçı
olmaya aday olanlara bu sergi ve yöntemi farklı bir boyut sunuyor sanıyorum. Merak
ediyorum; bu düşüncem doğrulanacak mı? Gelecek sergilere katılım ve ilgi buna
cevap olacak. Hep birlikte bunu göreceğiz. Bunun dışında, kendi açımdan böyle
bir sergiye katkıda bulunabilme onurunu çok değerli bulmaktayım.
Yeni katılımcılarla birlikte sergiler olmaya devam edecek
mi? Bundan sonrası için planlarınız neler?
Canol Kocagöz:
Sergimizin en büyük özelliklerinden biri olan “Sanat sokakta” ilkesi hayatımıza
değişik bir şekilde yansıdı. Hem de mücadele alanlarıyla beraber. Yollar,
parklar, meydanlar, fabrikalar, direniş ve grevde bulunan işçi dostlarımızın
hemen yanında ve sokakta yürüyüşte gerçekleşmesi bu serginin en büyük
kazanımıdır. İstanbul, Gebze, İzmit, Sakarya Adapazarı, Eskişehir, Ankara,
Konya, Ereğli, Niğde Ulukışla, Mersin, Tarsus, Adana illerinde NATO ve savaş karşıtı
yürüyüşçülerle beraber taşınan sergi tişörtlerimizle de protestoyu yürüten
mücadele arkadaşlarımızın yanında kamusal alanları savaş ve NATO karşıtı
resimlerle, karikatürlerle donattı. KKTC’de, Çin’de, Rusya’da veya Anadolunun
bazı il ve ilçelerinde çizilen eserler sergimizle birlikte bazen Ankara’da,
Eskişehir’de, bazen Konya’da, bazen de Mersin’de,Tarsus’da, Adana’daydı. Her
ilde açılan sergi farklı yöntem, tarzda ve tadda oldu. NATO ve savaş karşıtı
sergimiz sorun devam ettiği sürece eserler çoğalarak, çeşitlenerek devam
edeceğine, il il belki de ülkelerde dolaşacağına ve hatta diğer sanat
alanlarının da bu sergide yerini alacağına inanıyorum.
NATO ve savaş karşıtı sergi tüm sanat alanlarımızdaki
dostlarımızı göreve çağırdığı gibi, THTM’ye de yükümlülükler verdi. Bunlar
neler derseniz, kısaca aklıma gelenleri bahsedeyim. Sanat alanlarının yakıcı
sorunlarının tartışılması ve örgütlenmesi. Çözümler üretilmesi. Ve sanat
insanlarının mücadele içine çağrılması ile örgütlü emek ve işçi topluluklarını
sanat ile içli dışlı çalışmaya çağırmak olarak sıralayabilirim.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nin, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ilan ettiği NATO’ya ve emperyalist savaşa karşı kampanyası, Ekim ayı boyunca yapılacak seminerler ve etkinliklerle devam edecek. Bu etkinliklere serginin de eşlik etmesi ya da farklı yerelliklerde yurttaşlarla yeni mekanlarda buluşturulması söz konusu olacak. Şimdiden Antalya, Samsun gibi yürüyüş hattı dışında kalan illerde serginin düzenlenmesi için hazırlıklar yapılıyor.
Serginin yürüyüşün ardından değerlendireceği önemli bir konu ise Filistinli sanatçıların katılımı. Sergi hazırlığı sırasında iletişime geçilen Filistinli ressam ve çizerlerin eserleriyle NATO ve savaş karşıtı sergiye özel bir katılımı gündemde. İsrail’in katliamlarının ortasında Gazze’de, Batı Şeria’da ve Filistin dışında farklı ülkelerde yaşayan Filistinli sanatçıların yaptıkları eserleri THTM ile paylaşmaları, Filistin halkının yaratıcılığıyla direnmekte kararlılığını yansıtması bakımından büyük bir değeri taşıyor. İlerleyen haftalarda bu konuyla ilgili ayrıntılar paylaşılacak.
Sanatçılara yapılan çağrının ise bir son tarihi yok. Ülkemiz
NATO’dan, emperyalizmden, sergileri kendi ablukasına almış sermaye sınıfından
kurtulana kadar katılımcılara açık çağrı var. Brecht’e referansla
söyleyebiliriz ki, sanatın şiddeti daha büyük bir şiddeti bastırmak için
kullanılmalı.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin “NATO’ya ve savaşa karşı kaleminle, boyanla, fırçanla ses ver!” çağrısına Türkiye’nin farklı kentlerinden yaratıcı eller yanıt verdiler. Karikatür ve resim dallarında yollanan eserler 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çevrimiçi olarak ziyarete açıldı.
NATO'ya ve Savaşa Karşı Sergi...
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin “NATO’ya ve savaşa karşı kaleminle, boyanla, fırçanla ses ver!” çağrısına Türkiye’nin farklı kentlerinden yaratıcı eller yanıt verdiler. Karikatür ve resim dallarında yollanan eserler 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çevrimiçi olarak ziyarete açıldı.
Eserlerin mekanda sergilenmesi ise 13 Eylül tarihinde İstanbul'da Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek.
To NATO and Exhibition Against War...
The Assembly of People's Representatives of Turkey's “Give voice with your pen, paint, brush against NATO and war!" creative hands from different cities of Turkey responded to his call. The works sent in the fields of cartoons and paintings were opened to online visitors on September 1, World Peace Day.
KATILIMCILAR
Ada Güleşan
Ali Somel
Atay Sözer
Atilla Atala
Ayten Köse
Birol Çün
Canol Kocagöz
Coşkun Göle
Ege Sorkun
Ekrem Kılıç
Erdem Parlakçı
Erhan Yaşar Babalık
Fatma Işık
Ferit Avcı
Fide Lale Durak
Güzin Beşe
Hülya Erşahin
Hüseyin Çakmak
İbrahim Atabey
İlker Mansuroğlu
İrfan Ertel
İsmail Kar
İzel Rozental
Jia Rui Jun
Kamran Sokhanpardaz
Kerem Akpınar
Mehmet Tevlim
Mehmet Zeber
Mert Keçeci
Musa Kayra
Mustafa Yıldız
Münircan Özdemir
Naciye Müzeyyen Gökmen
Nazmi Tuğrul Çutsay
Nefise Yurtseven
Nevzat Varhan
Nikolay Sviridenko
Osman Tali
Özhan Özdil
Paylaş Kiraz
Roman Peshkov
Sait Munzur
Serpil Atagöz
Seyit Saatçi
Sibel Altıkulaç
Turhan Karayağmurlar
Uğur Durak
Xu Lin
Yu Shixin
Zümrüt Umakoğlu
Zümrüt Özmen
Sergi Komitesi
Canol Kocagöz
Ferit Avcı
Fide Lale Durak
İrfan Ertel
Mesut Eren
Osman Tali
Ömer Koçağ
Sait Munzur.